Ndidi, milli takımdan iki maçlık nekahat dönemiyle dönüp, Orkun'a da geçen hafta kırmızı kart hediye edilince, Sergen Hoca da o bölgeyi Demir Ege ve emektar Necip'le süspanse etmiş...
Rafa'nın arkasında bu iki kardeşimiz ve yani... İleri üçlü de can yakan cinsten... İlk tehlikeli atağı Beşiktaş'a yazdık... Golü de onlara... 1-0!
Ceza sahasına düşen serseri topu 4 kişi uyurgezer moduyla seyredince, el oğlu affetmiyor arkadaş... İzmir'in sıcağında hepimiz soğuk bir duşa girdik!!! Dışarı vuran teri nerede atacağız, o önemli...
Orta saha çıkışlı hücum organizasyonlarını peş peşe deneyip ama daha gol pozisyonuna girmediğimizi söyleyebilirim... Adamların ikinci defa ceza sahamıza gelişleri yine golle sonuçlandı...
Altı defans oyuncusu bir topa sahip olamadı... 2-0! Üçüncüyü kalenin içinden auta attıklarında, kırılma anı olabilir dedim içimden... Umuyorum tabii... Paslar yerini bulmuyor, yanlış yere koşu yapılıyor ve yardımlaşma zayıfladı...
Kısacası, şaşkınlık ve dağınıklık söz konusu takımda. Acil diriliş lazım... Ve oynamaya başladığımız anda başta hakem, sonra Göztepeli oyuncular su kaynattı... Önce hakem penaltıyı vermedi, sonra rakip ha bire yere yattı...
Rafa herhalde 10 dakikada 20 kere tekme yemiştir, hakem hiç oralarda yaşamıyor valla... Her faul düdüğüne bir dakika kelepçe vuran rakip oyuncuları ve buna müsaade eden hakem beyi izleyerek başladık ikinci yarıya... Kontağı tam çeviriyoruz, adamlar anında yatıyor, inanılmaz ya...