ÇENGEL BULMACA...

Cumartesi günü divan toplantısı vardı... Günler öncesinden baya hareketli geçeceği konuşuluyordu... Öngörüldüğü gibi tansiyon zaman zaman yükseldi. Beyine pıhtı bile attı yani!!!

Yargılamalar, sorgulamalar, ithamlar, belgeler... Aldı başını gitti... Divan başkanı Sayın Yamantürk'ün kürsüde konuşurken sarf ettiği cümleler enteresandı...

Kulübün iç işleyişinin bozuk olduğunu ve bunların nedenlerini anlatırken isim vermemesi, nasıl bir ruh halimizin olduğunun fotoğraflı, belgeli ispatıydı adeta...

Hani mahkemeye çıkıyorsun, tek görgü tanığı sensin, hakim sana "Kim suçlu" diyor. Sen isim veremem diyorsun... Olmaz öyle şey, diyecek oluyor, "Ben size özelden yazarım" diyorsun hakime!!! Valla mevzu aynen böyle... Ben anlamadım bir şey...

Masada yemek yediği kişi 80 yaşında, Sporla, Beşiktaş'la alakası olmayan biri... Lakin kulübün içinde kuş uçsa, haberi var... Bunu da yönetimde olmayan ama devamlı eli kulübün içinde olan birinden öğreniyor...

Yani birisi olanı biteni, bu Beşiktaş'la alakası olmayan birine hâlâ taşıyor... Ne garip mevzu, değil mi Da Vinci'nin şifresi gibi... Otur, kitap yaz... Taşıyan niye taşır

Sporla hiç alakası olmayan bir adama bu kadar sırrı, gizemi, yasağı... Bilgi aktarılan kişi ne yapacaktır bu bilgileri Ve biz bu soruları ve bu gizemi yaşamak zorunda mıyız

Hepsinden önemlisi, Divan başkanı niye isim saklar Ve biz yine mi bilinmezdeyiz! Divan başkanının gizlikapalı oturum yapma hakkı vardır...

Çıkart kamerayı, telefonu, bu konuyu paylaş, çöz ve sonuca git... İki gündür bütün WhatsApp grupları bunu çözmeye çalışıyor...

Adı çengel bulmaca!! Bitmeyen komplo teorileri, halüsinasyonlar, şüphe timleri... İşin bir de MASAK kısmı var ki, orası daha muamma...

Divan kurulu çözüm bulma yeridir, benim bildiğim. Oysa biz sorun üretiyoruz...

IMMOBİLE'NİN PSİKOLOJİSİ...

Son zamanlarda takım yukarıya doğru tırmanırken yokuş aşağı giden bir kişi var: Immobile... Solskjaer'in onu kazanmak için türlü fedakârlıklar yaptığını biliyoruz...

Immobile'nin ailesine çok düşkün olduğunu, onların çocuklarının eğitimini yarım bırakmamak için ülkelerine döndüğünü, bu durumun Ciro'da psikolojik çöküntü yarattığı da bilgi dahilimizde...

Hocanın bu çöküntü daha derine inmesin diye Ciro'yu ilk 11'e koyarak onu kazanmak istemesi güzel düşünce ama... Bu sefer de Ciro'yu izlerken biz çöküyoruz!!!

Yani, 30 senelik evlisin ama daha eşinin eline bile değmemişsin gibi bir durum, Ciro'nun topla buluşma şekli!!! Ne ayağı topa yakışıyor, ne vücut dili topçuyum diyor, ne doğru pozisyon alıyor... Fecaat yani...

Hırsı var, bunu gözlemleyebiliyoruz ama bu seviyede bu yetmiyor... Fazlasını istemek (hele o paralara) bizim hakkımız...