Bu maç böyle bitmemeliydi

Bir haftadır gitar teline benzetilmeye çalışılan maçın başına geldik. Serdar Saatçı'nın açıklamasından tutun da Mete Vardar polemiğine, oradan deplasman yasağına kadar gerilen ortam nihayetinde gerçeklerle baş başa kaldı.

Bronckhorst'un yeni transfer Mario'yu sağa, Rachica'yı da sola almasından başka bir gayrımız yoktur. İçtimaımız tam, güvenimiz tamdır.

İlk 10 dakika içinde kayıtlara geçen en büyük hareket, Visca'nın Rafa'ya çektiği silahtı! Silah çekse daha iyiydi yani. O nasıl bir tekme O nasıl aynı meslekten ekmek yediğin arkadaşına ihanet Visca...

Hiç yakışmadı bu sana. Evet! VAR'a bile gitmeden kırmızıyı göstermesi gerekiyordu hakemin. Gittikten sonra gösterdi. 10. dakikada 10 kişi kaldılar. Tabii bu, her faul yapan Beşiktaşlı'ya tribünden baskı gelecek demekti... Özellikle hakeme...

O minvalde ve uğultuda oluşan frikikten gol yedik: 1-0. Bütün iş tribünü susturmaktan geçiyor. Orayı kırdın mı, iş çözülür. Onu da nasıl yaparsın Ayağa top, hızlı çıkış ve bol şutla. 10 kişi kalıp 1-0'ı bulduktan sonra, şehirdeki tüm otobüsleri kale önüne çağırdı Şenol Hoca. Bakalım çekici ne zaman gelecek Bu zaman diliminde Rafa'nın yüzde yüz iki pozisyonu vardı.

Birini dışarı attı, birinde Uğurcan uzandı. Lakin sonra bir ceza sahası içi resitali seyrettik... Rafa-Svensson-Gedson üçgeninden bir şaheser çıktı. Guardiola'nın kulakları çınlasın: 1-1.

İkinci yarıda baktık, otobüs hâlâ kale önünde duruyor... Beşiktaşlı oyuncuların otobüsün camından, kapısından, tavanından içeri sızmak gibi bin çeşit yol denediğini gördük... Hele Rafa'nın otobüsün altına yatıp şanzımanı delmeye çalıştığı pozisyon var ki, Uğurcan aynı maçta ikinci kez uzandı... Abi, adam bizim maçlarda Wolverine'deki Hugh Jackman'a dönüşüyor, iyi mi Nasıl bileniyorsa artık!