Ağız tadıyla bir maç seyrettirmediniz he!

Perşembe günü St. Patrick's maçı biter bitmez, hiçbir şeyi beğenmeyenlerin olduğu teşkilat, beyzbol sopasıyla dolaşmaya başladı...

Sevinenlerin kafasına yapıştırıyorlardı vallahi...

"Ben teknik direktör olsam ben de alırdım bu maçı." "Bu rakip BAL Ligi takımı." "Köy takımına karşı geri çekinilir mi" "Bu takım için mi Kayseri maçını iptal ettirdiniz" gibi, Beşiktaş galibiyetini küçümseyici ve üstten bakan bir üslupla takımı moral olarak aşağıya çeken bir girdabın içine attılar milleti...

Düşmeyen düşmedi de, Düşenlere iki çift kelam edelim... Geçen seneki takım, kalite olarak çok aşağılarda olduğundan özgüveni bitik, morali çökük ve hedefi olmayan sevimsiz bir çizgi çizmişti.

Gidenlerin gitmesini hâlâ bekliyorken, yeni adamlar da alındı-hem de hatırı sayılır paralara. Ve en az üç kere daha fatura keseceğiz, öyle görünüyor...

Bu tip galibiyetler ve peşi sıra alınacak maçlar, takıma maç kazanma alışkanlığı getirir. Galip gelinen bir maçta, niye yükselmesini beklediğimiz morali aşağı çekiyorsunuz

"Yenilsen de yensen de taraftarın seninle" diye bağrına basması gereken taraftarın, yeni gelen topçular hatırına devreye girmesi şartken, "Bu maçı babam da alır" tavırları hiç hoş değil.

Taraftarlıktan uzak, tamamen üç beş mikserin yönlendirmesiyle biçim alan bir model oluşturmak da güzel durmuyor...

Evet, birçok yanlış var. Bazı şeyler yetersiz. Ama her maçta "vik vik vik" konuşulmaz ki! Eksikleri söyle, eleştirini yap, geciken transfere hesap sor-eyvallah...

Ama ağız tadıyla bir maç seyretmemizin de içine etme birader!

Sizi satmayanlara sahip çıkın

Ben artık her şeyden huylanmaya başladım... Şu Svensson mevzusu... Ya birader, Bu adam geçen sezon takımda en ciddi, en aidiyeti yüksek, en azimli topçu olarak öne çıkmadı mı

Kendisi ekranlara çıkıp, "Benim yeteneklerim kısıtlı ama bana verilen görevi eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum," dediğinde alkış yağmuruna tutulmadı mı

Peki ne oldu da, Sezonun bitmesiyle beraber ona gelene kadar en az 5-6 mevkiye adam alınması gerekirken, Svensson'un yerine adam alınmalı dokunuşlarıyla nabız ölçüldü, gerekli ışık alındıktan sonra da çocuğun üzerine çöküldü

Tamam! İstediğimiz först majör değil belki, ama görevini eksiksiz yapan, ölümüne oynayan bir arkadaşımız...

Daha öncelikli yerlere adam alındıktan sonra oraya da takviye düşünülür, eyvallah... Ama oraya gelene kadar daha çok işimiz var!

Adamın önünde oynayan Rashica!!! Gram faydası yok-ne takıma, ne sağ çizgiye, ne Svensson'a... Bu kadar iğdiş edilmez! Canını dişine takan adam candır...

Ha! Daha iyisini buluyorsa yönetim, alsın - hayır demem. Ama topçuyu da yıpratmayın kardeşim...

Bu işler enerji, moral, aidiyet üçgeniyle yürür. Yetenek çok farklı bir şeydir...

Sizinle oynayanlarla cilveleşeceğinize, Sizi satmayanlara sahip çıkın!