Yolsuzluğa yeminli çözüm
Yeni Şafak, 10 Ocak'ta şu manşetle çıktı:
"Millet başkanlardan yemin istiyor".
Milletin seçim öncesi niye böyle bir şey istediğini, haberden okuyalım:
"Kamuoyu, devletin zirvesinde ve milletvekillerinde olduğu gibi yerel yönetimlere seçilecek isimlerin de 'yemin' ederek göreve başlamasını istiyor. Areda Survey'in 2 bin 820 kişiyle yaptığı ankette 'belediye başkanlarının yemin etmesi doğru olur' diyenlerin oranı yüzde 88'i buldu. Yemin yolsuzluğa, rüşvete ve torpile karşı caydırıcı da olur."
Duydunuz mu, neymiş Yemin; yolsuzluğa, rüşvete ve torpile karşı caydırıcı da olurmuş.
Kim söylüyor bunu
Müslümanların iktidarına zarar verecekse yolsuzluk, haksızlık, rüşvet, adam kayırma, çürüme ve yozlaşma gibi doğruları söylememeye çağıran yazıların yayınlandığı gazete!
2019'da yenilenen İstanbul seçiminden hemen önceydi. İlahiyatçı yazarları Hayrettin Karaman Hoca, yalan propagandaya fetva verir gibi döktürüyordu.
Şunlar, "Doğrucu Davud Olmak" başlığıyla 13 Haziran 2019'da yazdığı:
"... asıl maksadım, yalnızca doğruyu söylemenin yetmediği ve her zaman caiz olmadığı...
... düşmanın, zalimin, kötü niyetli kimselerin işine yarayacak doğruyu söylemek fazilet değildir...
... şahsın yalan söylemesi, mazlumun yerini söylememesi farzdır ve bu gibi durumlarda Doğrucu Davudluk etmek caiz değildir."
Şu da "Kötüyü Ayıklamak" başlığıyla 14 Haziran 2019'dan:
"... ahlâk, liyakat, adalet, hakkaniyet bakımından arızalar, eksikler, çürüklükler oluyor, iyi niyetli bazı insanlar da... Doğrucu Davudluk adına olur olmaz zamanlarda biraz da abartarak ve genelleme yaparak şikayetlerini yayıyorlar.
Dostlar; Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak, akla ve hikmete uymaz.
Savaş sırasında âdi suçluların cezası infaz edilmez ve biz zalimlerle savaş halindeyiz.
Doğrucu Davudluk adına düşmana fırsat vermek ve bindiğimiz dalı kesmek de makul ve meşrudur diyemem!"
Bir de "Dedim Dedi" yazısı var, 26 Eylül 2021 tarihli:
"Dedi: Ne yani, (Sayın Erdoğan ve kadrosunun) iktidarını tenkit etmek caiz değil mi, bunca eksikler, kötülükler var, susup oturacak mıyız!
Dedim: Daha fazlasının peşinde koşarken elde edilmiş kazanımları kaybetme hesapsızlığından sakınılmalı."
Çürümenin sorumlularını uyaracağına, uyaranları sorumlu tutup yıkıcılıkla suçluyordu.
Yanlış yapmak, 'düşman'a koz ve iktidara zarar vermiyor da o yanlışları eleştirmek veriyordu sanki.
İktidar mücadelesini din mücadelesi, siyasi rakibi din düşmanı, muhalefeti zulüm ordusu, seçimi de din savaşı gibi göstermek caizdi o zaman.
Doğrucu Davudluksa dinen güya sakıncalı, hatta yasaktı.
Hoca; hak yenmesinden, kamunun zarara sokulmasından daha çok bunun söylenmesinde sorun görüyordu. Dimyat'a pirince giderken iktidardaki bulgurdan olmamak için de kurtlu bulgur yemeye razı ediyordu.
Hem başkası gelse hırsızlık yapmayacak mı, diye bile savunuyordu.
Şimdi Yeni Şafak diyor ki çare, çalmayacaklarına yemin ettirmek!