Süleymancıların lideri Alihan Kuriş, seçimlerde AK Parti'ye meydan okumuş, CHP ile İYİ Parti'yi destekleyeceklerini söylemiş.

Hatta Kuriş, seçimden sonra da konuşmuş, yurtlarını kapatan AK Partili belediyelere derslerini verdiklerini söylemiş.

Böyle yazıyor haberlerde.

Aydınlık Gazetesi, "CHP tarikatı" diyor. "AKP'yi hedef yaptı" başlığıyla vermiş.

Oysa tepkilerin hedefinde olan, Kuriş ve cemaati. Topun ağzına kondular, yeni FETÖ olmakla suçlanıyorlar.

Cemaat lideri Kuriş'le bir fotoğrafta yürürken görülen Silifke Başsavcısı'na HSK soruşturma başlatmış. Başsavcı, elleri ve başı önde nasıl öyle bağlılık pozu verirmiş.

Sağlık Bakanlığında bilmem hangi daieye başkan atanınca filan tarikatın şeyhine koşup bağlılık bildiren, emirlerini bekleyen memur videoları görmemişiz sanki. İlk kez oluyor bu.

Evet, o fotoğraf yanlış.

Ama Metin Külünk gibi AK Parti fedaileri, Başsavcı'ya ve cemaatine başka sebeple soruşturma istiyor.

Süleymancıları yeni FETÖ olmakla suçlamaları, FETÖ'lerle mücadele hassasiyetinden değil.

Tarikat ve cemaatlerin bürokraside kadrolaşmalarından, devlette paralel yapılanmalarından rahatsız olsalardı Süleymancılara gelene dek neler vardı, neler.

Kuriş ve cemaatinin suçu; AK Parti'ye destek vermemek, karşı çıkmak.

Yeni Şafak, "Kuriş'le fotoğrafı çıkan Başsavcı Eskiler'e HSK soruşturma açtı" diye dümdüz geçmiş haberi.

İktidarı desteklemiş cemaatlerin liderleriyle bağlılık fotoğrafı çıkan her devlet memuruna soruşturma açılmasını onaylar mıydı Yeni Şafak Yoksa dine düşmanlık ve Müslümanlara saldırı diye feryadı basıp ortalığı ayağa mı kaldırırdı

Siyaseten makbul, AK Partili bir cemaat yaptığında onaylanıyorsa mesele yeni FETÖ'leşme, devlette tarikat örgütlenmesi veya paralel yapılanma tehlikesi filan değildir.

Zaten FETÖ denilen yapı da iktidarla ters düşmese ne paralel yapı olacaktı ne de terör örgütüne sokulacaktı.

"CHP tarikatı" tanımlamasından belli zaten, asıl mesele hangi partiden olduğu.

Bürokrasiye, savcı ve hakimlere mesaj açık; bir cemaatten olabilirsiniz ama yanlış cemaatten olmayın.

Meselâ Cumhur İttifakına oy vermek sanki farzmış da Yeniden Refah'la Saadet'e oy vermek caiz değilmiş gibi sözde fetva veren bir cübbeli var. Haramla helâl, dini emirle yasak uydururak Allah'a iftira atmaktan da çekinmiyor.

Fakat şarlatan, hurafeci, din bezirganı yahut istismarcı kavramlarının geçtiği bir yazıda bu tipten de bahseder, örnek verirseniz kendinizi mahkemede buluyorsunuz. Sizi şikâyet ediyor, bir savcı da hak verip hakkınızda iddianame yazıyor ve hakaretten ceza davası açılıyor.