Silah bırakmak için istenen demokrasi
Öcalan'ın 27 Mayıs'taki çağrısının başlığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"ydı.
Kandil'deki terör örgütü şeflerine bakıyorsunuz... PKK'yı feshedip silahlı mücadeleyi kesin olarak sonlandıracaklarını, Öcalan'ın ortaya koyduğu demokratik dönüşümü gerçekleştireceklerini, kimsenin bundan endişe duymamasını, yalnız devletin ve iktidarın da hiçbir bahaneye sığınmadan demokratikleşme doğrultusunda gerekenlerini yapmasını beklediklerini söylüyorlar.
Oysa...
MHP lideri Bahçeli, sürecin enfekte olmaması için PKK'nın feshinin beklemeksizin bir an önce sağlanmasını, ellerini çabuk tutmalarını istiyor.
Nisan bitmeden kongreyi toplayacaklardı, olmadı.
Neyi bekliyorlar, niye ağırdan alıyorlar, derseniz...
Örgütün son açıklamasında somut iki şey vardı. Kongre için güvenli ortam oluşturulması, bir. "İmralı'daki durumun değişmesi" de iki.
Nasıl bir değişiklikten mi söz ediyorlar: "Öcalan'ın özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşarak parti kongresini yönetir hale gelmesi gerekiyor."
O yüzden "acele etmemeye ve süreci bozan taraf olmamaya" çalışıyorlarmış.
DEM'e kulak kesiliyorsunuz... Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, "Öcalan'ın iletişim ve çalışma özgürlüğü başta olmak üzere atılması gereken adımlarla ilgili top artık iktidarın sahasındadır" havasında.
DEM'lilerin görüştüğü Adalet Bakanı Tunç'sa o havada değil. Top oynamadıklarını, bu söylemlerin sürece fayda getirmeyeceğini, baltalayıcı söylemlerden kaçınmak gerektiğini, infaz indiriminden örgütlü suçların yararlanması gibi bir taleplerinin olduğunu ama DEM'le görüşmelerinde bir pazarlık yapmadıklarını anlatıyor.
CHP'li Özgür Özel'in de ayrı bir duyumu var. Süreçte yapılacak ilk düzenlemenin kayyum düzenlemesi olduğu bilgisi kendilerine gelmiş. "DEM'li belediyelerin kayyumları iade edilirken İBB'nin terör soruşturması düşecek. Şişli ve Esenyurt CHP'ye iade edilecek" beklentisi içinde.
Süreç buralarda bir yerde tıkanmış görünüyor. Biri top çeviriyor ama kim
Cevap bulabilir miyim, diye AK Parti mahfillerine kulak kabarttım.
İlk Çözüm Süreci'nde rol alan, AK Partili siyasetçi Adnan Boynukara bir yazıyla topa girmiş. Perspektif sitesinde çıktı. Başlığı, "Silah bırakmak için ne veriliyor"
Boynukara, al-ver meselesi olarak yaklaşmaya tepkili. Silahların bırakılmasını; "demokratik bir rejim inşası, devletin demokratik dönüşümü ve eşit vatandaşlık ilkesinin tam olarak uygulanması için araç" olarak değerlendirmekten yana.
'Barış karşılığında demokrasi, hukuk ve eşit vatandaşlık' alınacaksa sadece Öcalan ve PKK'lılar yararlanmayacak herhalde bundan. Herkes yararlanacak.
Kanun önünde eşitlik olacak ve örgütlü suçlar da infaz indirimine girecekse o örgüt, bu örgüt ayrılmayacak demektir.
Kişiye, örgüte özel hukuk ve kısmi demokrasi olmayacağına göre...
Ne istiyorlar da verilmiyor, sorusunda değilse tıkanma burada mıdır