Sevilla ne kadar
Sanacaksınız ki Sevilla'da yemek yerine kazık yiyip yemediğinizi incelemeye geldim. Hayır, Türkiye'deki gibi kazık yemiyorsunuz bittabii. Ama buraya sırf fiyat teftişine gelmiş de değilim.
Bir kere 5 kafadardan oluşan ciddi bir kültür-sanat timiyiz, yalnız gezmiyorum.
Uluslararası sanatçımız Ahmet Güneştekin de bizimle. Gazellla Turizm'in sahibi, dostumuz Velid Gazel de. Ki Gazella, yurt dışı kültür gezilerinin aranan markasıdır.
E serde boğaza düşkünlük olunca işin içine gastronomi de giriyor.
Anlayacağınız estetikten gastronomiye, flamenkonun vatanında gurularıyla kapı kapı dolaşıyoruz.
Kapı kapı dolaşıyoruz, dediysem kelimenin gerçek anlamıyla kapı kapı...
Ahmet Güneştekin, ocakta en büyük kişisel sergisini açmaya hazırlanıyor. Feshane Artİstanbul'da olacak. Ve sergide, antik kapı sürprizleri önemli bir yer tutacak.
Sevilla ise antik kapıların cenneti. Hâliyle her tarihi kapının önünde durup fotoğraf çektiriyoruz. Avrupa'nın en büyüğü Santa Maria Katedrali'nin kapılarından birinde çektirdiğimiz üçlü fotoğrafa bakınca hak vereceksiniz.
İmamoğlu'nun İBB'si, Miras İstanbul projeleri kapsamında Feshane'yi restore etmiş, geçen yıl da en büyük tek parça kültür-sanat alanı olarak şehre geri kazandırmıştı.
Güya mola verdi, dinleniyordu. Fakat Güneştekin'in nasıl titizlendiğini bu seyahatte de görmesem söylemezdim; yeni Feshane'de göz dolduran, çok konuşulacak bir sergi bekliyor sizi.
Kapıların dili olsa... Minaresine çan kulesi kondurulmuş şu katedralin cami geçmişi hakkında daha fazlasını anlatamazlardı.
Endülüs'ün Müslümanlık tarihi, oryantal mimarisine sinmiş. Vitraylardan çinilere, nakış gibi örülmüş bir ince zevk, göz alıyor her detayda. Bakmaya doyamıyorsunuz.
Hristiyan azizlerin tasvir ve ikonalarıyla bugüne uzanıyor geçmiş. Kilisenin taşa, tahtaya işlenmiş zenginliği, bütün sanatıyla geçit töreninde. Hem de ne görkemli bir gösteri!
Hayâli kahramanların bile heykellerini diken bir şehre de bu yakışırdı. İspanyol efsanesi Don Juan'ın heykeli, onlardan biri.