Bir yıldır 'o operasyon, bu soruşturma, şu dava, oraya da kayyum' fırtınasına tutulmuş bir ana muhalefet lideri düşünün...
Ne beklenir Feleğinin şaşması, dumura uğrayıp dağılması, moral ve motivasyonunun toparlanamayacak kadar bozulması, günü kurtarma telâşından başını kaldırıp önüne bakamaması, geleceğini planlayamaması... Dolayısıyla kendini kurtarmaktan seçim kazanmaya mecâlinin kalmaması. Ülkeyi daha iyi yöneteceği iddiasının altını doldurarak, millete güven vermeye hazırlanamaması. Yani can havliyle çırpınması, paralize olmuş hâlde ne yapacağını bilememesi...
Özgür Özel, dün sabah Karar gazetesini ziyaret etti. Diğer yazarlarımızla birlikte kahvaltıda sohbet ettik.
CHP liderine o gözle baktım işte. Yönünü kaybetmiş gibi mi görünüyor Bu hengâmeden partisini nasıl çıkaracağını biliyor mu Şeytan taşlamaktan tavafa fırsat bulur bir hâli var mı
Önceki gün İmamoğlu iddianamesi çıkmış, Silivri'ye görüşmeye gitmiş, binlerce sayfalık iddianamedeki suçlamaları çürütmeye odaklanmış, akşam da Sultanbeyli'de miting yapmıştı.
Kafası dolu, yüzü yorgun ve canı sıkkın olsa doğal karşılanırdı.
Ama zihni berrak ve zindeydi, performansından da bir şey kaybetmemişti. Üstlendiği yükün ağırlığı altında ezildiği, bozguna uğradığı izlenimi vermedi. Morali ve dikkati yerindeydi. Farklı konulara geçişte, soruları algılamakta, herkese tek tek cevap yetiştirmekte bocalamadı. Hangi başlık açılsa zihni hazırlığı var, konsantreydi. Teklemeden, üstünkörü lâflarla geçiştirmeden, içini doldurarak ve sözünü tartarak konuşacak kadar hâkimdi meselelere.
Rahatlığını şuna bağladım: Partice içine sürüklendikleri kaos ve anaforu bir tâlihsizlik olarak görmüyor. Aksine; tâlih yüzlerine gülüyor, CHP'nin iktidar olamama kaderini değiştirecek tarihi bir fırsat nihayet önlerine çıktı, onlara düşen de artık hakkını vermek, krizi fırsata çevirmek diye değerlendiriyor.
Silivri'de İmamoğlu'yla iddianameyi görüştükten sonra şu lâfları öylesine etmediğini anladım:
"Bizim bir parti kapatma davamız eksikti. Allah razı olsun, o da oldu... Sayın Erdoğan'a söylüyorum. 28 Şubat bin yıl sürecek dendiğinde bu seni nasıl motive ettiyse bu 2 bin 200 yıl da beni öyle motive ediyor. Ona göre mücadele edeceğim seninle. Nasıl Hani bir gün çıktın dedin ya; 'hani 1000 yıl sürecekti 28 Şubat, ne oldu' Senin karşına geçip de 'Hani 2 bin 200 yıl yatacaktı Ekrem İmamoğlu, ne oldu' diyeceğim..."
CHP'nin 19 Mart Süreci'ni, AK Parti'nin 28 Şubat Süreci'ne benzetiyor. Mücadelenin yönünü böyle belirlemiş, izleyeceği rotayı kafasında buraya oturtmuş.
Tartışmaya açık. Ancak doğru olsa dahi kendilerini iktidara taşıyacak bir mağduriyet enerjisi üretir mi, üretmeye yeter mi Garantisi yok.
HEM İKTİDAR HEM MAĞDUR YAPAN SORU: QUO VADİS
Son 10-15 yıldır pek rastlamıyoruz, Z kuşağı bilmez ama eskiden gazete yazılarında "quo vadis" başlıklarını çok okurduk. Gidiş nereye, diye sorarlardı. En çok da 90'ların buhranlı, istikrarsız yıllarında.

4