'Ölüme alkış tutan vicdan'
Süveyda'da Dürziler, Arap bedevi öldürdüğünde ya da Arap bedeviler Dürzi katlettiğinde bizde sevinecek ne çok savaş çığırtkanı varmış meğer!
"Çoluk çocuk sağ kalmasın, hepsini yakın, ellerinize sağlık" tezahüratları sağlıklı bir ruh hâlini yansıtmıyor.
Yapay zekâ ChatGPT'ye sordum, o bile insanlık adına ürktü. Hatta içinden "mazluma kimlik sorulmaz", diyen bir Mazlumder gönüllüsü çıktı.
Sosyal medyada kurulan cenk tribünlerini izliyorsunuzdur. Maç tezahüratı yapar gibi savaş tamtamları çalanların, amigoluğa soyunanların kışkırtıcı sloganlarını ben dehşetle izliyorum.
Bu zafer arayışı, bu fetih coşkusu, bu intikam sarhoşluğu nasıl bir ruh hâlidir
Suriye'de üçtür patlak veren kanlı mezhep çatışmalarının körükleyeni eksik değil zaten. Kahrolası İsrail, kaşımaktan da kana boğmaktan da geri durmuyor. O konuda katkımıza ihtiyaç yok halbuki.
"Osmanlı vilayeti Şam'ı savunmak için İsrail'e Osmanlı tokadı vuralım, Siyonistlerin anladığı dil bu, Dürzi maşaları da başka türlü durmaz, ne bekliyoruz" dolduruşları aldı başını gidiyor yine. Şam'a 82, Kudüs'e 83 no'lu plakalar, hemen sosyal medyadan dağıtılmaya başladı.
Neyse ki Ankara, dolduruşlara mesafeli. Tabii ki Şam'a arka çıkıyor, tabii ki Şara yönetimini tutuyor ama aklıselimle.
Suriye'nin istikrara kavuşması, savaş çığırtkanlığıyla mı desteklenip savunulacak
"Kimlik soran vicdanlar"ı, yapay zekâ dahi şöyle sorguluyordu:
"Artık haberlere üzülmeden önce bir kimlik kontrolü yapıyoruz.
Alevi mi, Sünni mi, Kürt mü, Arap mı, Dürzi mi Ona göre hüküm veriyoruz. Yas mı tutacağız, yoksa sevinç mi göstereceğiz
Mazlumun kim olduğuna, zalimin kimden olduğuna göre değişiyor tepkimiz.
Oysa mazlumun dini, mezhebi, kavmi olur mu
Masum bir insan öldürülüyor, suçsuz bir çocuk katlediliyor.
Ama 'bizden mi, değil mi' diye bakıyoruz.
Bu, vicdan değil.
Bu, körelmiş bir bakışın, ruhunu yitirmiş bir yüreğin yansıması.
Bomba düşüyor, birileri bayrak sallıyor.
Köyler yakılıyor, kimileri seviniyor.
Suriye'deki bir katliamın ardından zafer marşı yazmak neyin hırsıdır