Mücrim gibi titreyerek büyük depremi beklerken

Yine bir büyük deprem provası ve yine aynı acı gerçekle yüzleşiyoruz: Hazırlıkta sınıf geçemediğimizle kaldık.

6 sene önce, 26 Eylül 2019'da 5,8'lik bir zelzeleyle irkilmiştik. Silivri açıklarındaydı.

Biz, siyasi çekişmelerde göz oymakla uğraşmak dışında hemen hemen kayda değer bir hazırlık yapmadan, mücrim gibi titreyerek yaklaşan felâketimize bakarken... Dün yine Silivri açıklarında bu kez 6,2 büyüklüğünde bir depremle sarsılmayalım mı!

Arada 2023'teki 6 Şubat Maraş depremlerinin korkunç yıkımı da var. 50 binden fazla cana mâl oldu. Üst üste bu üçüncü hayatî uyarı.

Fakat İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu'nu Silivri'deki cezaevinde yatırmak dışında ne değişti

Daha fenası... Bari bu sonuncusu kendimize getirir mi Ona da evet, diyemiyoruz. İki güne bu da unutulur korkarım.

Çaresizliğimizi şuradan çıkarıyorum; 2019'da, 6 yıl önceki depremde ne yazdıysam bugün de harfiyen geçerli. Yenisini yazsam buradan sonrası yine aynı olurdu:

KÜÇÜK KIYAMET PROVASININ GÖSTERDİKLERİ

"Deprem" şiirinin son dizesinde "Ve depremler senin neren" diyordu Hilmi Yavuz. Neremiz olduğunu gördük dün. Binalarımızla birlikte elimiz ayağımız da boşaldı, zembereği boşalır gibi...

Dünyanın depremi büyük kıyametse, yıllardır yaklaştığı haber verilen İstanbul depremi de küçük kıyamet.

'Ha geldi, ha gelecek' diye uzmanların uyardığı 'yıkıcı felaket'in provası gibiydi.

Felaket tellallığı, korku tacirliği değilmiş hazırlanın, uyarıları.

Hatırlatılmasından rahatsız olanlara, arz ettiği tehlikeyi depremin kendisi hatırlattı.

Hazırlık durumumuzu önden test etti, diyelim. Korkarım geçemedik, bütün erken ikazlara rağmen hazırlıksız yakalandık.

İlk firemiz, mobil telefon şebekeleri oldu. Hatlar çöktü, sevdiklerimizle irtibatımız koptu. Hiç hazır değillermiş, bu altyapıyla yıkıcı bir zelzelede ne hale geleceklerini siz düşünün.

'Şehre ihanet ettik' cümlesinin tam karşılığını henüz göstermedi bu deneyim gerçi bize. İmara açılan toplanma alanlarının, çarpık ve kaçak yapılaşmanın sonuçları hakkında bir fikir vermedi.

Yine de bacaklarımızı ve binalarımızı tir tir titretmeye yettiyse 2 derece büyüğü neler yapmaz!

Sanırım, psikolojimiz kadar fiziki hazırlığımız da bu sınavla baş edecek sağlamlıkta değil. Gözle görülen bir sonuç da bu oldu.