İktidarın aradığı muhalefet
AK Parti, CHP'nin millet yerine orduyla yargıya yaslanmasından şikâyetçiydi hep.
Çünkü muhalefetin antidemokratik müdahalelerden, sandık dışı yollarla ön kesmek ve siyaseti şekillendirmekten medet umması demekti.
Milletin hayrına bir siyasi yarış, bir demokratik rekabet çıkmazdı buradan. Türkiye'nin önündeki en büyük engel, ayağındaki pranga, başındaki en kötü talihsizlik, bir türlü şahlanamayışının sebebiydi. Bu anlayıştan kurtulmadıkça da Türkiye'nin önü açılmazdı.
Herhalde iktidarı boyunca daha çok istediği bir şey olmadı. AK Parti, ana muhalefetin orduyla yargıya değil millete yaslanarak siyaset yapmasını her şeyden çok istedi.
Ve nihayet duaları kabul oldu...
Erdoğan ve AK Parti, yargı eliyle ön kesip siyaseti dizayn etmek gibi antidemokratik müdahalelere her uğradığında millete müracaat etmiyor muydu
Erdoğan'ın siyasi yasağı, Gül'ün Meclis'te cumhurbaşkanı seçilmesine karşı 367 şartı dayatılması, AK Parti'ye kapatma davası, yolsuzluk operasyonu görünümlü 17-25 Aralık kumpası gibi yargı engelleri, millete yaslanarak aşılmadı mı
İmamoğlu, Özel ve CHP de şimdi onu yapıyor işte. Milletin hakemliğine başvuruyorlar. Son sözü millet söyler, anlayışıyla hareket ediyorlar.
Baksanıza CHP'ye, tam AK Parti'nin istediği tarz siyaset bu değil miydi
İstanbul'da Saraçhane başta, tüm illerde milleti oy ve iradesine sahip çıkmaya çağırıyor; millet de yüksek katılımla cevap veriyor.
O sayede İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı için 23 Mart'ta kurduğu ön seçim sandıklarından 15 milyon oy çıkmış. Hepsi oy kullansa toplam 2 milyon üyesi yok. Üye olmayanlar için kurulan dayanışma sandıklarına 13 milyondan fazla destek oyu atılmış. Kim derdi 1 milyonu bulsa büyük başarı sayacaklardı.
Ana muhalefet, geçen seneki yerel seçimlerde birinci geldiğinden beri halka yaslanarak siyaset yapmanın tadını aldı. Parti içi eğilim yoklamasına gösterilen müthiş ilgi, CHP'yi bu yönde çok daha teşvik edecektir.