İbrahim Kalın'la Heidegger'in Kulübesi'ne Yolculuk

ABD'li dil bilimci filozof Chomsky, küreselleşme karşıtlığı namına ülkesinin karanlık istihbarat operasyonlarına eleştirileriyle öne çıktı.

Bizim Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız Kalın da dil ve felsefeyi ele alan kitabıyla konuşuluyor.

Rolleri arasındaki bu tersliğe karşın ikisinin de ortak yanı, küreselleşmeyi sorgulamaları.

Akademik ve entelektüel donanımlarıyla bunu yapma yetkinliğine sahip olduklarını söylemeye zaten gerek yok.

Heidegger'in Kulübesi'ne Yolculuk kitabı, Kalın'ın kaleminden eylül başında çıktı. İki aydır gündemde, imzalı nüshası elimdeydi. Ama o soruşturma, bu operasyon, şu gerilim dosyası derken acı gerçekler dünyasından başımı alıp ancak okuyabildim.

İbrahim Kalın'ı, George Washington Üniversitesinde doktora çalıştığı dönemden tanırım. Kanal 7'nin Washington temsilcisiydim. Hocası Seyyid Hüseyin Nasr'ın ufuk açıcı bir dersine beni misafir götürmüşlüğü bile var.

FARE DELİĞİ Mİ, DERVİŞ KULÜBESİ Mİ

Baştan belirteyim, öncekiler gibi bu da birikimine yakışır bir eser. Şaşırtıcı değil, beklenirdi. Tek sürpriz, MİT Başkanlığı koşuşturmacasından dizlerini kırıp kitap yazmaya fırsat bulması. Düşünsel ilgilerinden kopmamasına, entelektüel potansiyeline ihanet etmemesine onun adına sevindim.

Yaklaşımındaki dürüstlük ve saminiyeti de sevdim. Heidegger'i ve bir kır kulübesine çekilmesini hafif romantize ediyor ama Nazi kartvizitiyle atandığı Freiburg Üniversitesi Rektörlüğündeki faşizan sicilini ve üstün ırk yanlılığını görmezden gelmiyor. Yeterince eleştirel mi Bence dengeli.

Alman filozof Heidegger'in Kara Orman'daki ıssız kulübesi nedir Makam, unvan, şöhret gibi dünyevi ihtiraslardan el etek çektiği bir manevi arınma, tefekkür ve inziva sığınağı mı Kalın'ın sunumunda, derviş çilehanesi yönü ağır basıyor.

Ve fakat talebesi Hannah Arendt'in 'fare deliği' olarak gördüğü karanlık yanını da saklamıyor. Yoksa kulübesi; Heidegger'in Nazi Partisi'ne katılma, Alman ırkının üstünlüğü ve Yahudi soykırımına fikri destek geçmişinden kaçtığı bir fare deliği mi Biraz da öyle olduğuna hak veriyor.

O yüzden açık ve dürüst buldum. 'Top secret' damgasıyla şifrelenmiş istihbarat diplomasisi, 'çok gizli' zarfında mühürlenmiş felsefe yapmıyor.

Samimiyetiyse akademik, entelektüel bir kaygı, iddia ve kompleks taşımamasında. Heidegger'i serbest okumasında. Kendi Heidegger'ini içinden geldiği gibi yazıyor.

Kullandığı şablon yani dünyayı açıklama modeli demode kalabilir. Ancak "bunları bizimkiler bin sene önce söyledi" basitliğine getirmiyor. Maddiyatçı Batı'yla ruhani Doğu'nun çatışması klişelerine oturtmaması da komplekssizliğinin başka bir göstergesi.

KALIIN'IN HEIDEGGER'İ KEMANA BENZİYOR

Kalın'ın erbabı olduğu saz üzerinden kritik edersek...

Peyami Safa'nın Fatih-Harbiye romanında kemençe soylu keman neyi simgeliyorsa Heidegger'i öyle konumlandırıyor.

Romanda Doğu- Batı kimlik çatışması; gelenekçi Fatih ile alafrangaya özenen, taklitçi Harbiye semtleri üzerinden anlatılıyor. Aslen kemençe Fatihliyken keman Harbiyelidir. Ancak keman, aynı zamanda Doğu ruhunu ve duygusunu da yansıtan Batılı bir saz. Ud ve tamburla aynı alaturka takımda. Batı'yla Doğu hayranlığını sentezleyen, melez bir sembol.