Meclis açılış resepsiyonunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la DEM'den DEVA ve Gelecek'e, muhalefet partisi liderlerinin bir araya geldiği 'sıcak sohbet' fotoğrafı tartışılıyor. Gayet doğal, bunda bir gariplik yok.
Ama siyaseten ihanete uğramış gibi tepki gösteren muhalifler var. CHP, Meclis açılışına iktidarı protesto için katılmazken diğer muhalefet partilerini, Erdoğan'a tam da ihtiyaç duyduğu zamanda, istediği "meşruiyet" fotoğrafını vermekle suçluyorlar. Bu tepkiler haklı mı
En makul yaklaşan yine CHP lideri Özgür Özel oldu. Kendileriyle birlikte Meclis açılışını boykot etmeyenleri suçlamadı, açılışa gidince de o fotoğrafa girmelerini yadırgayıp kınamadı.
Ben fotoğraf tartışmasında, esasa ilişkin görüşümü sonraya bırakıyorum.
Şekle, fotoğrafa takılacağımıza önceliği içeriğe, Meclis'i yeni dönemde bekleyen iş planına vermekten yanayım.
Demokrasi ve hukukla ilgili ne bekliyor, derseniz...
Cevabı duydunuz aslında, sır değil.
MHP lideri Bahçeli, Ramazan Bayramı mesajında müjdesini vermişti. PKK'nın feshiyle birlikte bağımsız yargı, eşit vatandaşlık, demokratik siyaset hakkı sağlayacak kapsayıcı reformlar yapılacaktı. İç cephe, bu demokrasi ve hukuk reformlarıyla tam güçlendirilecekti.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum da X'te, PKK'nın fesih kararı üzerine "Terörsüz Türkiye bir sonuç değil, yeni bir başlangıçtır" ifadesini kullanmıştı. Türkiye'yi güçlendirmek için demokrasi ve hukuk reformları yapılacağı vaadini yinelemişti.
Ayrıca PKK'nın fesih açıklamasında da bu beklenti vurgulanıyordu.
Kandil diyordu ki; "Söz konusu kararların uygulanması Önder APO'nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir."
PKK'nın kendini feshetmesi bir son değilse neyin başlangıcı, sorusunun cevabı da buradaydı.
Hatırlarsanız Öcalan'ın 27 Şubat'taki çağrısının adı, "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"ydı.
PKK da "barış ve demokratik toplum sürecinde" yola, kendilerine tanınacak 'demokratik siyaset hakkı'yla devam edeceğini söylüyordu.
E herhalde terörü bırakıp düz ovada siyaset yapsınlar, diye dağdakilere açılacak demokratik katılım kanalları, zaten düz ovada siyaset yapan CHP'ye kapatılmayacaktı.
Yine, illegal silahlı örgüt üyelerine tanınacak hukuki haklar, herhalde legal ana muhalefet partisi üyelerinden, belediye ve il başkanlarından esirgenecek değildi.
DEM'den çekilecek kayyumların CHP'ye atanmasıyla da tamamlanamazdı Terörsüz Türkiye süreci.
DEM'DEN ÇEKİLECEK KAYYUMLAR CHP'YE ATANMAYACAKTIYani bağımsız yargı, eşit vatandaşlık, demokratik siyaset hakkı getirecekseniz... Bu reformlardan herkes değil de yalnızca dağdan inip düz ovada siyaset yapacaklar yararlanmayacaktı.