'Devletin kadife eldivenli demir yumruğu'nda mı sıra

MHP lideri Bahçeli, barışın tek kanatla uçmayacağını söylüyordu. Öcalan ve PKK, fesih ve silah bırakma kararıyla üzerlerine düşeni yapmıştı. Sıra artık diğer kanadı takmaya yani hukuk ve demokrasi adımlarına gelmişti.

Dün Türkgün gazetesinde Bahçeli'nin "ses getirecek röportaj"ı çıktı. Sürece öbür kanadı takma konusunda bir şey demiyordu. Röportaj devam edecekmiş. Belki barışa diğer kanadın nasıl takılacağına bugünkü bölümde değinecektir.

Dünkü bölümün odağı, Terörsüz Türkiye sürecinden geri dönüşün olmadığıydı. Gemilerin yakıldığı, süreci sabote etmeye kalkacak provokatörlerin millete ve devlete karşı direnişten sorumlu tutulacağı, girilen yoldan geri dönüş olmadığı vurgulanıyordu.

Bahçeli'nin "ok yaydan çıkmıştır" sözleri, gazetenin manşetindeydi. Hemen yanına da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "bu yoldan dönüş yok" mesajı konmuştu.

Bir de Komisyon'dan üçlü heyetin İmralı'ya ziyaretinin Kandil'deki yankılarından rahatsızlık öne çıkıyordu.

Bahçeli, sembolik törenle silah yakan PKK'lı grubun başındaki Bese Hozat'ın çıkışına tepkiliydi. "Bizden bu kadar, sıra devlette, iktidarın yaklaşımı çok zayıf ve kararsız" diyen Kandil sözcülerini tersliyordu. Öcalan'ı dinlemeye, sözünden çıkmamaya çağırıyor ve "KCK Eş Başkanı" gibi feshedilen örgüte ait unvanlarla tehdit dili kullanmamaları için uyarıyordu.

Sürecin gelip dayandığı eşiği dün özetlemeye çalışmıştım...

Öcalan, 'devlet mutabakatı var ama siyasal mutabakat yok' diyor ve İmralı heyetinde CHP'yi de görmek istiyordu.

Kandil, 'bizden bu kadar, sıra devlette' mesajları gönderirken... Suriye ayağındaysa SDG lideri Mazlum Abdi, son kararlarını vermeden önce Öcalan'ı ziyarete kendilerinin de hakkı olduğunu söylüyordu.

Şimdi ne olacaktı

İktidarın 'süreç devletle İmralı arasında, siyaseti karıştırmayın' tavrı değişecek mi Devletin, siyasi iradeden ayrı bir karar vericisi varmış gibi davranmaktan vazgeçilecek mi

Sıra, herkesi kapsayacak demokrasi ve hukuk reformlarıyla sürece öbür kanadı takmaya gelecek mi

Ve Mazlum Abdi de Öcalan'ı görecek miydi