Dışişleri Bakanı'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ayrı, ona rağmen bir tutum benimseyip sürdürebileceğine gerçekten ihtimal veriyor olamaz. Hem de Terörsüz Türkiye ve SDG gibi hayati bir konuda...
Devlette her işin başı "tensipleriyle", "talimatlarıyla" olmuşken mümkün mü
DEM milletvekili Cengiz Çandar, bu kadarını bilemeyecek, göremeyecek kıdemde değil. Siyasette yeni olması, acemi olduğu anlamına gelmez.
Yine de Cumhurbaşkanı'na seslenerek Dışişleri Bakanı'na ayar vermesini istedi mi, istedi.
Hatta onun hedef göstermesiyle Hakan Fidan'ın suyunun ısınacağını, görevden alınacağını zannedenler bile çıktı.
Çandar; SDG'ye karşı "kullandığı dil, üstü kapalı tehditler ve imalarla Kürtlerin kalbini kırıyor" diye Cumhurbaşkanı'nı Fidan'a ayar vermeye çağırıyordu. "Erdoğan'ın 'hep beraber yazmaya başlayacağız' dediği destanın yazılmasını imkansız hale getirdiği" için...
Peki, sürecin selâmeti için gerekirse ayağını dahi kaydıracak bu güçlü çağrıdan sonra Fidan değişti mi, hiç ayar verilmişe benzer bir hâli var mı
Aksine, Milli Savunma Bakanı Güler ve MİT Başkanı Kalın'la Şam'a gidip Çandar'ı rahatsız eder mi, etmez mi; demeden SDG uyarılarını orada da tekrarladı.
Öyle üstü kapalı tehdit, ima yoluyla filan da değil. "SDG'nin Suriye yönetimine entegrasyon için çok fazla ilerleme kaydetmeye niyeti olmadığını görüyoruz" diye dümdüz söyledi. SDG'nin İsrail'e güvenerek ayak dirediğini, sırtını İsrail'e yasladığını da aşağı yukarı bu açıklıkta ifade etti.
Öncesinde "tekrar askeri yola başvurmak istemiyoruz" çıkışıyla SDG'ye bir son uyarı yollamıştı. Çandar'ın tepkisinden sonra ne geri adım attı ne tavrını yumuşattı.
Üstelik Milli Savunma Bakanı Güler de aynı dili kullanıyor, SDG'nin blok olarak değil tek tek Suriye ordusuna katılmasını şart koşuyor. Olmazsa olmaz diye.
Hâlâ... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisi, onayı veya talimatı dışında bir politika ve söylem tutturabileceklerine cidden inanıyor mudur Çandar
Öyleyse fena yanılıyor, tecrübe ve birikiminden beklenmeyecek bir yanılgı. Fidan'a bakıp onun gibi şaşıranları yanıltan da benim başından beri dikkat çektiğim bir yanlış anlama olsa gerek.
Kim haklı, kim haksız; ne doğru, ne yanlış Başka bir tartışmanın konusu. Bu yazı sadece durumu tespite odaklı. Birbirlerini doğru anlıyorlar mı
Hayır. Terörsüz Türkiye'den taraflar aynı şeyi anlamadıkları hâlde anlamış gibi yapıyorlardı ve şimdi sonuçlarıyla yüzleşme vakti.
DEM'İN TERÖRSÜZ TÜRKİYE YANILGISIArtık netleşiyor ki iktidar; PKK'nın, hiyerarşik düzenini bozmadan Türkiye'de legal bir siyasi aktöre, Suriye'deyse SDG kılığında meşru bir silahlı güce dönüşmesini istemiyor.
MHP ile AK Parti raporlarına baktığınızda... Eve dönüş düzenlemelerinde PKK'lıların, konumlarına ve eylemlerine göre ayrıştırılmasını, hepsine bir muamele yapılmamasını öneriyorlar.

3