Boş köşeye boş lâhmacun

Tabiat boşluk kaldırmaz, derler. Ama matbuat, Abdülhamid devrinden beri kaldırır.

Bir kitap ya da gazetede boş sayfa, sütun ve satırla cümlelerde boşluk gördünüz mü, anlardınız. Sansür heyetine takılmış. Ya doldurmaya vakit kalmadığından yahut sansüre tepki olarak boş çıkardı.

Yetiştiremediğimizden dolduramadık, bahanesine de geçit yoktu aslında. Sansürü protesto için sütunları boş bırakmak bile yasaktı. Böyle hınzırlıklara göz yumulacak değildi.

Sütunu boşaltma örnekleri, Cumhuriyet döneminde de görüldü.

Yanlış hatırlamıyorsam son örneğini, Sözcü gazetesi verdi. 2015'te, üst üste açılan baskı ve yıldırma davalarına cevaben bütün yazarları, bir günlüğüne köşelerini boş bırakmıştı.

BOŞ ÇERÇEVE'DEN GÖRÜNMEZ HEYKELE

Boş sütun deyince Bedri Baykam'ın Boş Çerçeve'sini anmamak olmaz.

Baykam, sanatta bu çığırı açan Fransız Marcel Duchamp'ı aşmak için böyle bir işe kalkıştığını söyledi.

Eleştirenlerse Boş Çerçeve'yi, 100 yıl sonra gelen bir Duchamp taklidi ve tekrarı saydı. Sadece öykünmede bile geç kaldı diye değil; ucuz cinliği sanat olarak yutturmaya kalkıyor, diye de Baykam'ı yerdiler.

İş insanı Murat Ülker, 2013'te 125 bin dolara Boş Çerceve'yi aldığında kopan tantanayı hatırlayın. Bedri Baykam'ın Ülker karşıtlığını bitirmişti bu satın alma. Ülker, sonra çok daha yüksek bir fiyata aynı çalışmayı sattı da.

Sanat düşkünlüğüyle bilinen Murat Bey'e, Boş Çerçeve'yi ne demeye aldığı sorulduğunda şu cevabı verecekti:

"Bize göre artık, söz konusu eser boş değil. Bu çerçevenin içi, bir sürü lâfla çoktan doldu..."

Tabiat, bir kez daha boşluk kaldırmadı yani.

Bunu duyan, durur mu!

2021'de, bu kez İtalyan heykeltıraş Salvatore Garau, "Io sono benim" adlı görünmeyen bir heykel tıraşladı.

Ve inanmazsınız ama görünmeyen heykel de açık arttırmada 15 bin avroya alıcı buldu.

Alan, görmeden ya da bilmeden almadı üstelik. Yontucu Garau, Milano'nun Scala Meydanı'nındaki beyaz bir çerçeve içinde bu şaheserini sergilemişti önceden.

"TIRAŞ BİTİNCE PARODİSİ BAŞLAR"

Dünya sanat camiasını aldı bir heyecan. Bakalım, boşluktan yontulan heykelin üstüne kim, hangi özgün buluşla çıkacak

Tabu yıkma dâhiliğinde Dadaizm ilk, Pop Art da ikinciydiyse anti-sanat akımının üçüncü dalgası yaşanıyor, diyebiliriz.

Bayatlamanın nerede duracağını kestirmek zor. Sanatta ironinin ironisinin ironisi bekleniyor şimdi, suyunun suyunun suyunu çıkarma dönemi.

Kısaca; Tıraş Bitince Parodisi Başlar, diyeyim. Son kitabımın ismiydi.

Maddi, görünür olmayan resim, heykel yapılıyor, boş köşe yazılıyor da baklava, lâhmacun niye yapılmasın

Bence zamanı geldi, artık sıra görünmez baklava ile görünmez lâhmacunda.

Esprisini bilirsiniz: Sanat ve edebiyat sevenleri, eserin üretim sürecine katmak.

Ressam, görünmeyen resmi kafanızda size çizdiriyor. Heykeltıraş, görünmez heykeli hayâlinizde size yontturuyor. Yazar, saklanmak istenen gerçekleri düşünüzde size yazdırıyor.

Kimse babasının oğluna tanımaz bu imkânı, ona göre.