Bir de Avrupa'yı görün siz
Hâlimize şükretmek için Avrupa'yı görmeye geldim, hem de Orta Avrupa'yı.
"Siz bir de Avrupa'yı görün" diyenler olmasa memleketin bu şartlarında ne birkaç günlük gezi molası! İstanbul'da deniz havası almaya sahile inemez, tatili matili aklımdan geçirmeyi ayıp sayardım.
Hans'la George'un hâli ne olacak, diye ahlanıp vahlananlar sağ olsun. Çağrıları, bana kaçış bileti oldu. Bulduğum ilk Gazella nehir teknesi turuna yazıldım. Az yorgunluk, çok gezi prensibiyle Tuna boylarında Avusturya, Slovakya, Çekya ve Almanya kıyılarını kolaçan ediyorum.
Yahu, perişanlıklarına üzülmemek elde mi! Kişi başına 25 binlerden başlayıp 60 bin dolara uzanan gelirle, yüzde 2 ila 4 arasında enflasyonla sürünüyorlar.
Sandıktan güçlü bir tek parti iktidarı çıkmadığında, hükümet kurulana kadar birkaç yıl idare edecek bir sistemle yönetilmekten daha sıkıcı ne olabilir. Huzur komasına girer burada insan.
Nerede o dokunsan patlamaya hazır barut fıçısı gibi toplum...
Uğruna canla başla kutuplaştıkları, demokrasi ve hukukla kavga ettikleri, sandıkla zıtlaştıkları bir siyasi davaları yok.
Nöbetleşe zorbalık tarzında, birbirlerinin gözünü sırayla oydukları iktidar mücadeleleri yok.
Kaderlerini bağladıkları tek başlı bir sistemleri, tüm yetkileri topladıkları bir yönetim tekelleri yok.
Dünyevi iktidar mücadelesine din, iman mücadelesi süsü veren partizanlıkları yok.
Dünya hayatlarını kurtarmak için oy isteyip, iktidara gelince âhiretlerini kurtarmak karşılığında bu dünyalarını fedâ etmeye çağıran partileri yok.
Öbür tarafta cennet gibi büyük bir ödül vaadiyle burada yoksulluğa sabrı öğüt veren siyasetçileri yok.
Bitmeyen tarihsel hesaplaşmaları, rövanş kısır döngüleri de yok.
Çok partili sistemden tek parti yönetimine, oradan da bir kralın mutlak yetkileri altına dönüp itaat ederek rahat yaşamaya özenmek mi Yüzyıldan öncesine geri ışınlanmanın özlemiyle yanıp tutuşanlar ne arar! O dahi yok.
Bütün bu yokluklardan olsa gerek, iç cepheyi güçlendirmek gibi bir dertleri, gündemleri bulunmuyor. Böyle tasalardan habersiz yaşayıp gidiyorlar. Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duydukları günlerden geçtiklerini bile anlayamıyorlar.
Siyasi gerilimlerle yatıp kalkmamak çok yorucu bir hayat...
Bizde öyle mi
Avrupa'da, bindiğimiz nehir teknesinde memleketin her rengini yansıtan bir çeşitlilik olması, farklı yaşam biçimi ve anlayışlardan gelenlerin bir arada gerilimsiz vakit geçirmesi yetiyor sevinmemize. Nuh'un Gemisi'ne binmiş kadar heyecanla doluyoruz.