Başkan da olsan meşruiyet şart

ABD Sefiri Barrack'ın meşruiyet kelimesine yüklediği anlamı hatırlayın.

Hani Trump'ın, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a en çok ihtiyaç duyduğu meşruiyeti verelim" dediğini aktarmıştı. Tepkiler üzerine de düzeltmiş; meşruiyet vermekten kastının saygınlık, itibar kazandırmak olduğunu söylemişti.

Özrü kabahatinden büyüktü.

Velev ki meşruiyetten, saygınlığı kastetmişti... Haddine mi, Trump'a mı kaldı bizim Cumhurbaşkanı'mıza saygınlık kazandırmak...

O zaman da yazmıştım; kelin ilacı olsa kendi başına sürer. O asıl kendi meşruiyetine baksın. Sanki çok saygın da, fazlasını sadaka olarak dağıtacak.

Şimdi ekliyorum: Amerikan Büyükelçisi, saygınlık dağıtacak durumda olup olmadıklarını anlamak için, Trump'ın Nobel'i niye bu kadar istediğine iyi baksın...

Çünkü Nobel, Trump için meşruiyet, saygınlık, itibar, kabul görme demek.

Ekmek, su kadar muhtaç olmasa Nobel Barış Ödülü'ne bunca asılır mıydı

Almaya can attığı ödül, başkasına gitti. Venezuela'da "diktatörlükten özgür seçimli demokrasiye barışçıl geçiş çabaları"nın sahibine. Maduro'nun siyasetten yasakladığı muhalif lider Machado'ya...

Düne kadar bu ödülü sayıklıyordu Trump. "9 ayda 8 savaş durdurdum. Tarihte benzeri yoktur... 9 aylık Başkan'ken Obama'ya Nobel verdiler. O barış için hiç bir şey yapmadı. Sadece ülkeyi berbat etti" teraneleri okuyordu.

Ödül açıklandıktan sonra hayata küsmüş olmalı, ürkütücü bir sessizliğe gömüldü. Dileyelim de uzanamadığı ciğere 'mundar' demekle yetinsin, ödül getirmeyen Gazze ateşkesine arkasını dönmesin.

Ben, Trump'ı barışa küstürmekten yana değildim. Ödül beklentisi, iyi bir teşvikti. Süper gücün başındaki kişi, bırakalım, savaş değil barış adamı olmaya uğraşsın, dünya için daha iyi.

Fakat dünyaya da şunu gösterdi; ABD Başkanı da olsan Nobel'e muhtaçsın. Onun vereceği meşruiyet ve saygınlık için yanıp tutuşuyorsun...

Obama'yla girdiği Nobel yarışı; Trump'ın şiddetli onaylanma ihtiyacını gözler önüne serdi. Nasıl bir kompleksi varsa sandık onayı yetmiyor; Obama'yı üstün tanıyanlara kendini beğendirme, kabul ettirme, tanıtma arayışında.

Yoksa niye herkesin önünde ödül dilenmeye kalksın.

Barış Nobel'i için hiç saklamadan çırpınması, Trump'ın beyazlaşma arzusunu yansıtıyor. Beyaz Başkan'ın, siyah deriliyle beyazlaşma rekabetine girmesi, kaderin bir ironisi elbette.

Ancak devrimci yazar, psikiyatr Frantz Fanon'un "Siyah Deri, Beyaz Maske" kitabıyla açıklanabilecek bir durum.