Ayrı havalarda iki Türkiye ekranı
Salı akşamı TV karşısına geçip kanalları karıştırmaya başladım, hay karıştırmaz olaydım...
CNN Türk, New York'tan canlı yayında. Demirören Medya yöneticisi Murat Yancı bağlanmış. BM'ye bakan Türkevi'nin karşısından. Anlatıyor; Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili görüşmelerini Türkevi'nde yaparak âdeta ABD'de ev sahibi gibi olmuş.
İhsan Sabri Çağlayangil'in Dışişleri Bakanlığında, 1977'de satın almışız. O günden beri aynı yerde Türkevi. Genişletilerek yeniden yapıldı. Ama ABD'de bizi ancak şimdi ev sahibi yapabiliyor, daha önce değil.
Cumhurbaşkanı'nın BM Genel Kurulu için New York çıkarmasında tek başarımız bu mu Hayır.
İletişim Başkanlığı ile Anadolu Ajansı, gururla anons geçtiler. Parasıyla dijital ekranlı kamyonet filosu tutulmuş, şehirde Cumhurbaşkanı'nın sözlerini gezdiriyorlar. "Dünya 5'ten büyüktür" sözü gibi.
Yoksullaşmayla mücadele eden millete bu şovun maliyeti ne, onu söylemiyorlar yalnız. Havamız kime, faydası ne; o da yok.
ABD'de, bir dış güç olarak ABD karşıtı propaganda faaliyeti yürütebiliyor, demokrasisine ve adaletine lâf edebiliyormuşuz.
Tersini düşünmek bile istemezsiniz. ABD kim ki, haddine mi, bir kamyonet filosu kiralayıp sokaklarımızda bize karşı propaganda yapacak
Farkımızı gösteriyor, başka ne çıkar...
Kamyonetlerdeki "daha âdil bir dünya mümkün" lâfı da bugünkü dünya düzeninden sorumlu ABD'yi hedef alıyor.
Mümkünse Türkiye niye daha âdil olamıyor, sorusunun cevabı yazmıyor tabii o ekranlarda. Gerekli de değil zaten.
Gösteri New York sokaklarında ama mesaj içeriye. Emperyalizme kirasını ödeyerek nasıl kafa tuttuğumuz, Türkiye'de seyredilsin diye. ABD'liler dönüp bakmasa, hiç etkilenmese de olur.
İşte bütün haşmetiyle Türkiye Yüzyılı! Göğsünüz kabarmaz mı
Mest olup Türkevi'nin önünden Halk TV'ye geçtim. Bir de ne çıksın karşıma!