SEVGİLİ KARBON ÜNİTELERİ

Televizyonun yeni yeni toplumun hayatına girdiği dönemlerde, meşhur bir uzay dizisi yayınlanırdı. Galaksiler arası yolculuklar, savaşlar, farklı canlı türleri derken, uzay ve uzaylı olgusunu iyice algılara yerleştirmişlerdi. Dizideki en ilginç ifadelerden biri de; yapay zekaların, yani akıllı makinelerin, insan gördüğünde "Karbon Ünitesi" diye hitap etmesiydi. Tabi o zamanlar, görsel şovlar ve aksiyon bu meseleyi perdeliyordu. Aradan yıllar geçti, dizi kalktı, hatta neredeyse unutuldu, yerine daha modern, daha etkileyici uzay konseptli yapılar geldi. Dönüp baktığımda, diziden aklımda kalan bu karbon ünitesi meselesiydi. Biraz bakınıp, soruşturunca, canlı varlıkların yapı taşının karbon olduğunu öğrendim. Yani, aslında hepimiz insanlar, hayvanlar, bitkiler kısacası tüm canlıların temel yapı taşı karbonmuş. O yüzden dizide yapay zeka, insanı bir karbon ünitesi olarak görmekteymiş.Bu günlerde, bu karbon meselesi iyice hayatımızın içine sokulmuş vaziyette. Sağlık sektöründe, karbon nano tüpler kullanılarak, önleyici tedavi çalışmaları tüm insanlık üzerinde eş zamanlı uygulanıyor. Öte yandan karbon emisyonu dillerden düşmüyor. Sözde entelektüel çevreler için, ortamlarda satılacak bilgiler kataloğuna yeni konu olarak ısrarla ekleniyor. Neymiş bu karbon emisyonu bir bakalım; karbon emisyonu, atmosfere yayılan karbondioksit, yani CO2 gazının miktarına verilen isimdir. Doğal yollarla atmosfere yayılan tonlarca karbondioksit vardır. Örneğin, okyanus ve atmosfer arasında karbondioksit değişimi yaşanabilir. Yanı sıra insanlar, hayvanlar ve bitkiler de solunum işlemi sırasında karbondioksit salınımı yaparlar. Buradan anlıyoruz ki, karbon emisyonu ezelden beri dünyanın düzeni içerisinde var. Peki, bu neden şimdi sorun olmaya başladı İnsanın endüstrileşmesi neticesinde, endüstrinin damarlarında gezmesi gereken fosil yakıtların kullanımı, havaya olması gerekenden fazla karbon salınımı yapıyormuş da ondan... Fazla parası olup da hayat mücadelesi olmayan ve canı sıkılan zenginler, dünyanın geleceği için(!) araştırmalar yapıyorlar. Bu karbon salınımını durdurmaz veya azaltmaz isek, küresel ısınma veya diğer adıyla küresel iklim değişikliği olacak bu da dünyayı yaşanması daha zor bir hale getirecek sonucuna bağlıyorlar. Bir takım çözümler üretiyorlar. Mesela çok ünlü meteoroloji uzmanı, pardon hekim, pardon yazılımcı bir zengin çıkıyor, ülke ülke kanal kanal gezerek eğer ineklerin gaz yapmasını durdurmazsak ya da insan nüfusunu kontrollü bir şekilde azaltmazsak, hepimizi kötü senaryoların beklediğini söylüyor. Adam neticede otorite, bu yüzden de Davos Dünya Ekonomik Forumu gibi insanların hayatını daha iyi hale getirmek için adeta canla başla mücadele eden uluslararası organizasyonlar, devletlere bu "hayırsever" zenginlerin yöntemlerini adeta dikte ediyorlar. Uluslararası torba anlaşmaların içine iteleniyor bu konular. Neyse, konumuzdan fazla sapmadan sizinle dünyanın en ünlü ve önemli hava durumu kanallarından Weather Channel'in kurucusu meteoroloji uzmanı John Coleman'ın CNN medyasına yaptığı açıklamayı yorumsuz paylaşmak istiyorum; "Küresel ısınma tarihin en büyük yalanıdır. İnsan eliyle yapılan bir küresel ısınma yok. Geçmişte olmadı, gelecekte de olması için bir neden yok. Bir sürü uydurma var. Bunun bilimsel değil, politik bir olay haline gelmesi üzücü. Bilim benden yana... Küresel ısınma yok. Hükümet iklim araştırmaları için 2.5 milyar dolar harcıyor. Bu para küresel ısınma hipotezini destekleyecek sonuçları üreten bilim insanlarına verilecek. Yani hiç seçenek yok. Parayı alacaksan onların görüşünü destekleyeceksin. Bu nedenle yayınlanan iklim raporlarının 97'si küresel ısınmayı desteklemektedir. Birkaç bilim adamı politik hedeflerini gerçekleştirebilmek için iklim verilerini taraflı şekilde yorumlayarak böyle bir fenomen olduğunu ileri sürdü. Washington'daki