Geçen Pazartesi yazımı, sonunda bir isim yazarak bitirmiştim.''Acısı o kadar taze ki...'' demiştim!Mehmet Fatih Doğrucan...Prof. Dr. Mehmet Fatih Doğrucan demeliydim, ama sanırım Profesörlük işlemleri neticelenmemişti.Türk Dünyası'nın münevverlerinden can kardeşim, gönüldaşım Prof. Dr. Mehmet Fatih Doğrucan'ı Ankara Gölbaşı Mezarlığı 14 Ada 329 nolu betondan kabrine defnettik! Aşkolsun Doğrucan Hoca, bana betondan kabri de sen gösterdin ya...!Altay Kulübü'nün hikayesini senden dinlediğimde, tüylerim diken diken olmuştu!Büyük Altay Bayrağı koyarak uğurladık seni, gerçi biraz küçüktü, ama gelin kızımız Ayşegül'le kızları daha sonra daha büyük bir Altay Bayrağı getireceklerini söylediler.Yo... Ben eskiden olduğu gibi, gidenin ardından gideni anlatmayacağım. Aslına bakarsanız, gidenlerin kim ne olduklarını herkes biliyordu da bilmezden görmezden geldiler, geliyorlar, gelecekler, hani, şu sık sık yazdığım, ''Geçinenler sınıfı''...Merhum Muhsin Başkan'ın ardından değerli münevverimiz Saygıdeğer Dr. Mustafa Çalık Beyefendi, ''Muhsin Başkan siyasetin Enver Paşası'ydı '' demişti, Doğrucan Hoca da Türk Dili'nin Enver Paşası'ydı!Enver Paşa, Muhsin Başkan, vurdular dağlara, Doğrucan da hasta yatağından Tanrı Dağları'nın zirvesindeymiş, sanki Orhun'un kaynağından doya doya su içmişçesine Türk Dili için yalın kılıç savaşarak öldü.Bir de Gazi Mustafa Kemal Paşa var elbet!Şu fotoğrafa bakar mısınızDoğrucan Hoca son nefesini vermeden, bir bilemediniz iki ay öncesi!Şimdi de şu fotoğrafa bakınız lütfen!Her biri alanında şaheser olan bu kitapların arasına, bir tane daha eklenecekti.Sanırım, bitirdi de baskısını göremedi. Bu eserleri hala okumadıysanız,