Karabağ'dan Çanakkale'ye Sakalar geldi!

Susayınca, doğal yeteneğini kullanarak, su kabının ipini ayaklarıyla çekip, kabı tünek hizasına getirerek, suyu içer.Bu özelliği ile saka su satıcılığı mesleğine ad vermiştir, Saka kuşu...Mesleğin adı da sakalık!Bir de tarihi süreçte, Sakalar bir topluluk olarak karşımıza çıkar.Tarihçilerin kahir ekseriyeti de "Sakalar Türk'tür" der!Hem de benim kara sevdam Ordu sınırları içinde yaşadıkları söylenir.Bu mevzu çok uzun, uzun olduğu kadar da içerisinde felsefi bir söylem barındırmakta...Doğrusunu söylemem gerekirse, oğlum Satuk Buğra ile her bir sohbetimizden sonra Sakaların Türk olduğuna inanmıyor da değilim.Ondan mıdır bilmem, Saka kuşları benim köyümde çoktur. Gün doğuşu ile başlar konserleri, artık uyu uyuyabilirsen!Başını yeni yastığa koymuş olsan da bir başka ses olsa kıyameti koparacak olsan da emin ol, hayranlıkla dinlersin!Bir de bundan tamı tamına 107 yıl önce Çanakkale'de destan yazan Sakalar var ki...!Hele bir, "Saka Hüseyin" var ki...!Kuş kadar bedeni, mangal gibi yüreğiyle, cephedeki askere su taşımış hem de istihbarat görevi görmüştür!Üstelik gözleri biraz az görür, ama zeki mi zeki...Nasıl olduysa, düşman bölgesine geçer Saka Hüseyin, tabii ki kızılca kıyamet...!Dedim ya, zeki mi zeki Saka Hüseyin, "Durun, bizim asker ağalar hava sıcak suyunuz azalmıştır diye, su yolladılar" der! Düşman askeri de suyu alır, karşılığında boş kaplara çikolata, şeker koyarak bir nevi teşekkür eder!İşte, böyle bir hikayeydi Çanakkale...Bir de Karabağ var!Bu asrın Çanakkale'si, Karabağ!İşte, dün ve önceki gün ben, o asrın Çanakkale'si Karabağ'dan gelen 13 saka ile beraberdim.Doldurmuşlar testileri Karabağ'ın pınarlarından, aradılar beni, "Ahmet