Yarının savunmaları

İçişleri Bakanı yardımcısının kardeşinin "FETÖ sanığı" olduğu şeklindeki CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in iddiaları karşısında içine girilen iktidar cenahı tepkilerini nasıl okumalıyızMalum Özgür Özel, bu meseleyi, İBB'ye yönelik terör suçlaması ve suçlama içinde yer alan "iltisaklı, terörist yakını" suçlamasına karşılık olarak ortaya koydu. Yani "İltisak" diye "yakın olmak" diye bir suç varsa, işte sizin Bakan yardımcınızın yakını da terörden aranıyor" gibi bir iddia. Meğer Bakan Yardımcısının iltisakı, Bank Asya iltisakı imiş.Böyle bir yaklaşıma, İçişleri Bakanı'nın "Yardımcım kardeşiyle görüşmüyordu" ya da yardımcısının "Onun böyle bir iltisakı olduğunu yeni öğrendim" savunması yeterli olur muAslında yeterli olur. Bir, suçun şahsiliği ilkesine işaret edilerek, iki, suçsuzluk karinesi sebebiyle. Çünkü "suçu sabit görülünceye kadar herkes suçsuzdur" yaklaşımı da "suçun şahsiliği ilkesi" de anayasal hükümlerdir.. Hem de evrensel hükümler. Ama gel gör ki, epeyce bir süredir, 15 Temmuz'un getirdiği olağan üstü hukuk süreci içinde ne suçun şahsiliği gözetiliyor ne suçsuzluk karinesiKendilerini hiç iktidardan gitmeyecekmiş gibi hisseden ve "iktidar olmanın verdiği özgüven ile" hukuk içi dışı bakmadan her türlü davranışı meşru, haklı görenlerin tavrı içinde hareket ediliyor.Hele iktidarı eline geçirenler, iktidarın kendilerine yargıçlar üzerinde kolay tasarrufta bulunabilme, hukuku eğip bükme hakkı verdiğini de düşündükleri için canlarını sıkanları yıllarca içerde tutabiliyor, yargılaması henüz devam eden insanları suçlu ilan edebiliyor, "Biz iktidarda oldukça onların dışarı çıkması söz konusu değil" gibi bütün hukuk sistemlerinin üzerinden geçen yaklaşım sergileyebiliyorlar.Ben diyorum ki, hiçbir iktidar ebedi değildir. Gün olur, millet başkasına iktidar verir, ötekileri de muhalefet rolüne layık görür.O dönemde, farz-ı muhal, iktidar sahipleri, tıpkı bugünün muktedirleri gibi "Yargıyı rakiplerine karşı silah olarak kullanma" tavrına yönelebilirler. Çünkü iktidarda azmanlaşma potansiyeli her zaman vardır. Hele siyaset, Yasin Aktay dostumuzun Carl Schmitt'ten iktibasen hatırlattığı gibi "Dost - Düşman denklemi" içinde düşünülür hale gelmişse bu kaçınılmaz olarak olur.Öyle bir ortamı düşünüyorum da, ortaya çıkacak manzara karşısında cidden ürküyorum. Hukuksuz tüm yargılamalar emsal alınırsa ne olacak mesela Hukuksuz uygulamalara itiraz edildiğinde "Yargı süreci henüz bitmedi, sonucu bekleyelim" denilirse ne olacakİltisak, irtibat ne, birileri dosyayı "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ve yataklık yapmak"tan açarsa, bunun için de "Ne istedilerse verdik" cümlesini gerekçe gösterirlerse ne olacak17-25 Aralık'ın hangi gerekçe ile milat olarak belirlendiği sorusu sorulur ve her türlü cevap sümen altı yapılırsa ne olacakEmsal bırakılıyor geriye Gelenler bugünü gerekçe göstererek yaparlarsa diye