"Yaparsa Bahçeli yapar"

Bir ara Ak Parti'nin sloganı idi bu: "Yaparsa Ak Parti yapar" gibi. Sorunlar vardı, toplumun Ak Parti'ye yönelik heyecanı düşmüştü, muhalefet sorunları çatır çatır dile getiriyor ve "ümit olma"ya çalışıyordu. İşte orada "Başkasına yönelmeyin, yaparsa yine Ak parti yapar" gibi bir slogan üretildi ve bir miktar karşılık da buldu.

Bugün öyle bir sloganın karşılık bulması zor gibi geliyor bana. Hele hukuk adalet alanında

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın grup konuşması "hukuk reformu" beklentisi içinde olanlar için ümit kırıcı idi. "Otokrat" vs gibi sıfatlar rahat kullanılıyordu.

O konuşmada Cumhurbaşkanı hüviyeti ile İmamoğlu etrafında yürüyen soruşturma için sarsıcı ön yargıları seslendirmişti. Şöyle diyordu:

"İstanbul'da yürüyen soruşturma bu çarpık tablonun en bariz ve belki de Cumhuriyet tarihinin eşi benzeri görülmemiş bir suç örgütü örneğidir. Öyle ki, yapılan işlerin yolsuzluk ve haraç boyutuyla ilişkili organize suç vasfını aşarak ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor. Çünkü bu karanlık organizasyon İstanbul'la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür. Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının bürokrasiden iş dünyasına ve medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor."

İnsanlar haklı olarak "Hani soruşturma gizliydi, hani masumiyet karinesi vardı, hani lekelenmeme hakkı vardı, hani sıfatı ne olursa olsun hiç kimse yargıya müdahale edemezdi" diyorlardı.

Mesela Erdoğan, İmamoğlu örneğini hatırlatacak biçimde "Tutukluluğun istisnai bir uygulama olması, bir peşin cezalandırma niteliğinde olmaması gerektiğini" söyler miydi

Ben bekleyemiyorum. Ama içimde bir his, ya da işaretler "Yaparsa Bahçeli yapar" gibi bir beklentiyi doğuruyor.

Son zamanlarda, "Öcalan'lı süreç" konusunda aldığı inisiyatif sebebiyle Bahçeli için "Bilge Devlet adamlığı" sıfatı sıkça kullanılıyor. Evet, farklı bir profil çizdi. Adeta Cumhur İttifakını arkasından sürükledi. Risk aldı, kararlı durdu, DEM bile onun rolünü öne çıkardı süreçte.

Ben doğrusu, aklıma "Sinan Ateş ukdesi - Ayşe Ateş çığlığı" gelip durduğu için, yani orada Bahçeli'den beklediğim hassasiyeti göremediğim için "Takdirnameler"e mesafeli davrandım.

Onun için de "Tamam, terör örgütünün feshi ve silâhların bırakılması karşılığında Öcalan ve örgüt mensupları için normalleşme yolları düşünülsün, terörsüz Türkiye söylemi de güzel" ama dedim, "Öte yanda demokrasi hukuk adalet alanında çok bariz ihlâller var, İstanbul operasyonu bir rakibi tasfiye niteliğinde ilerliyor, onlar ne olacak, bu mevcut sürecin de içini boşaltmıyor mu"

Kavala, Demirtaş, Can Atalay örnekleri Sapır sapır öğrenci tutuklamaları Cumhurbaşkanı'na hakaret tutuklamaları Sokak röportajı tutuklamaları AYM kararı ihlâlleri

Bahçeli bir ara İmamoğlu operasyonu için "Varsa delil bir an önce ortaya konsun, cezalandırılsın, yoksa serbest bırakılsın" gibi bir cümle kurdu. "19 Mart sarsıntısı"nın görüldüğünün işaretiydi bu. "İmamoğlu tutuksuz yargılanamaz mıydı, İstanbul gibi bir dünya kentinin başkanını tutuklamak, hele bu zat gelecğin Cumhurbaşkanı adayı olarak görülüyorsa ve mevcut Cumhurbaşkanı için en favori rakip olarak değerlendiriliyorsa, bunun dünyaya vereceği Türkiye imajı ne olur" soruları Bahçeli'nin dünyasına da düşmüş olmalıydı.

Evet, rahatsızdı bir süre, ama yazılarıyla gündemde yerini almaktaydı.

Bu ara MHP'nin Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı