Tam da "Normalleşme süreci"nde iken

Körfez ülkeleri ile normalleştik. BAE'yi "15 Temmuz'u finanse etmekle" suçlamıştık. Ondan vaz geçtik. Demek ki 15 Temmuz'daki iddialarımızdan vaz geçmeyi gerektiren "normalleşme" gerekçelerimiz vardı.
Suud'la normalleştik. Kaşıkçı cinayetinin arkasında onlar vardı, açık seçik belliydi. O dosyayı da onlara iade ettik. Normalleşmenin kapısı aralandı.

Mısır'la normalleşmeye uğraşıyoruz. Biraz ağır - aksak gidiyor ama belli ki normalleşilecek. Mursi'yi darbe ile deviren kişi idi Sisi. Ona tepki gösterince ilişkiler bozulmuştu. Sisi gitmeyince Mısır'la ilişki bil-mecburiye Sisi üzerinden gerçekleşecekti. Onun da yolu normalleşme idi. Mısır'la normalleşmenin gerekçeleri de, Mursi'yi unutturacak, ya da oradaki demokrasi hassasiyetini gölgeleyecek kadar önemli olmalıydı.

Normalleşmenin Amerika Avrupa ayağı nasıl gelişecekti Bu iki dünya ile ilişkiler de sorunluydu.

Amerika ile müttefiklik ilişkisi sağlıklı gitmiyor, Avrupa ile de ya normlarda uzlaşma sağlanamıyor, ya Türkiye'nin büyüklüğü sorun oluyor, ya da Kıbrıs gibi konularda Avrupa, Helenik yamulmaya yöneliyordu.

Normalleşmenin en zoru İsrail ile yapılacak olanıydı. Çünkü ortada Filistin vardı, İsrail'in kronik zulüm düzeni haline gelmiş politikaları vardı. Ama normalleşmeliydik. Çünkü Amerika'daki, daha genelde dünyadaki Yahudi lobisi vardı, bizim dünya ile ekonomik siyasi her türlü ilişkilerimizde bunu dikkate almamız gerekiyordu. Kaldı ki bir de Doğu Akdeniz'deki yatırımlar açısından bu normalleşme önemliydi.
İlginç olan şu ki coğrafyamızda "normalleşme" bizden önce başlamış, Filistin konusunda en az bizim kadar duyarlı olması gereken Arap ülkeleri, Körfezdekiler, Suud, Mısır İsrail'le çok önce normalleşmişlerdi. Onları İsrail ile sihirli normalleşme ekseninde buluşturan İbrahim Anlaşması'nın ebeliğini Amerika yapmıştı.

Bizde normalleşme söyleminin devreye girmesinde, ekonomide dibe vurmanın yanında, bu bölgesel yapılanmanın etkisi yok denemezdi.

7 Ekim sabahı Hamas'ın İsrail'e yönelik başlattığı sürpriz saldırı ve ardından İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı imha savaşı birdenbire her şeyin mahiyetini değiştirdi.

Nasıl normalleşilecekti

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Taraflara itidal çağrısı yapması" evet, normalleşme diliydi. Ama bu sürdürülebilir miydi Tarafsız mıydık Tamam, Hamas'ın saldırılarında da sivillerin ölümü söz konusu idi, buna da karşı çıkmak gerekirdi, tamam saldırıyı da Hamas başlatmıştı onu görmemek de mümkün olmazdı.

Ama "Filistin'de" mesele bundan mı ibaretti Zaten İsrail tarafından safha safha yutulan bir vatan, sürdürülmekte olan bir vahşet düzeni yok muydu, Hamas'ınki yok edilmek istenen bir toplumun çaresiz isyanından başka mıydı Şu anda İsrail'in yaptığı, her türlü savaş hukukunun yerle bir edilmesi değil miydi Gazze'yi kan gölüne döndürmek, hangi insanlıkla bağdaşırdı

Hele bu İsrail vahşeti ortada iken, Amerika'nın Avrupa'nın dev uçak gemileri ile o vahşetin arkasında hizalanması neyin nesi idi ABD Dışişleri Bakanı'nın "Bir Yahudi olarak buradayım" sözü neydi

Türkiye'de sessiz sakin bir devlet başkanı rolüyle arzı endam eden İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un "Gazzeli sivilleri de hedef almayı meşrulaştıran" tavrı neydi

Ortaya nasıl bir kamplaşma görüntüsü çıkmıştı

Hangi İsrail'le normalleşilecekti Hatta hangi Amerika ile Avrupa ile normalleşilecekti