Sonraki Kürt siyaseti

1 Ekim 2024'te başlayan süreç ilerliyor. Beklentilere göre PKK bugün yarın silâh bırakacak. Yani Kürt siyaseti üzerindeki "silâhlı vesayet" sona erecek. Bu, başlı başına bir dönüm noktası.

Ben süreç boyunca "PKK'nın siyasi uzantısı" olmakla suçlanan DEM'in sürece belirgin bir "heyecan"la sahip çıkmasına dikkat çektim. Bahçeli ile nerede ise kanka olundu. Cumhurbaşkanı'nın mesafeli duruşunu aşmak için gayret gösterildi. Hala da o heyecanlı sahipleniş sürüyor.

"Neden" diye sordum. "Bunu neden yapıyor olabilir ki DEM" Bunu sormanın sebebi şuydu:

-PKK bölgede DEM'i destekliyor, DEM'den başka siyasi oluşumları tehditlerle engelliyor, KCK tabanı kontrol ediyor vs Bu destekler ortadan kalktığında DEM güç kaybetmeyecek mi

Sonra, daha olumlu nasıl bakılabilir, diye düşündüğümde, DEM de üzerindeki silâh vesayetinden rahatsız olmuş olabilir, bu silâhlı vesayetin partinin geniş toplum kesimleriyle buluşmasını engellediğini, "Türkiyelileşme" gibi bir söylemin PKK varlığı ile birlikte sürdürülemeyeceğini değerlendirmiş olabilir gibi bir yaklaşıma geldim.

Acaba böyle mi

DEM adına yapılan açıklamalarda partinin diğer tüm partilerden daha çok bir "Türkiye partisi" olduğu, çünkü Türkiye'nin her yöresinden oy aldığı iddiası var. DEM'in Türkiye'nin her yöresinde bir karşılığının bulunduğu doğru, ama bu sanki, tüm Türkiye'yi kapsayan politikalar takip edildiğinden daha çok, Kürtler'in Türkiye'nin her tarafına yayılmış olmasıyla bağlantılı. Belli ki DEM'in kendine özgülüğü, Kürt siyasi yapılanması olmasıyla bağlantılı.

PKK silâh bıraktıktan sonra, yani Kürt siyasetinin "Dağ bağlantısı" sona erince, yani Kürt siyaseti üzerindeki silahlı vesayet sona erdikten sonra ve DEM, kendi başına karar verir hale geldikten sonra kendini nasıl konumlandıracak

Burada bir soru var:

-Süreçte Öcalan'a çok belirleyici rol verildi. Bunu devlet de verdi, DEM de verdi. Devlet, bir anlamda DEM Öcalan Kandil ilişkisini normalleştirdi. DEM süreçte bu eksende rol üstlenerek bu ilişkiyi kabullenmiş oldu. "Barış"a doğru yol alındığı için bu ilişki yadırganmadı da.

Anlaşılıyor ki, PKK bundan sonraki süreçte paydaş olmayacak. Onlar için muhtemelen sadece, "Nasıl rehabilite edilebilirler" sorusu üzerinde arayışlar olacak. Süreç zaten PKK'nın misyonunun bitişi ile alakalı.

Soru şu: Bundan sonra Öcalan'ın "yeni Kürt siyaseti" ile ilgili konumu ne olacak

Aslında PKK vesayeti Öcalan vesayeti idi. Evet hapisteydi, ömür boyu hapisteydi ama yine de "Önder" olarak görülüyordu ve gerek 2013'teki süreç, gerekse bugünkü süreç, bizzat devlet tarafından "Öcalan üzerinden" devreye konulmuştu. Sürecin gong vuruşunu yapan Devlet Bahçeli bile son kertede Öcalan"Kurucu önder" nitelemesi ile sürecin merkezine oturtmuştu.

DEM nezdinde de Öcalan'ın sıradan bir Kürt siyasetçi gibi görülmediğini anlamak zor değil. Kaldı ki DEM yöneticileri tarafından Öcalan'ın süreç içinde başlamak üzere sonraki dönemde de devrede olması talebi sık sık seslendiriliyor.

"Öcalan DEM ilişkisi nasıl gelişecek" sorusunu önümüzdeki siyasi süreçte daha çok konuşacağız.

Asıl soru, DEM'in bundan sonraki siyaset dilinin ne olacağı ile ilgili

İktidar cenahı, bu işe, biraz da "Anayasa değişikliği, Erdoğan'ın yeniden seçilmesi" gibi muhtemel siyasi gelişmelerde oy hesabı çerçevesinde bakıyor olabilir. DEM'liler bu gibi beklentilere nasıl cevap verir, orası da ayrı bir bahis.