Öcalan'ın rolü boşlukta
Belli ki neresinden bakarsanız bakın bir süreci yaşıyoruz.
Olan bitene baktığımda şöyle bir soru ile başlama ihtiyacı hissediyorum:
-Acaba işin başında bir yerlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli arasında bir rol paylaşımı konuşulmuş mudur Mesela "Sen güvercini oyna ben şahini" gibi Mesela bir "söylem uyumu" üzerinde durulmuş mudur
Bu soruyu, şu anda Erdoğan ile Bahçeli çizgisi arasında bir farklılaşma olduğu gözlendiği için soruyorum.
Bahçeli malum, süreci "Öcalan'a rol vererek" başlattı. Mantığını okuduğumuzda onun Öcalan'ın dağdakiler ya da Suriye'dekiler üzerinde etkili olduğunu düşündüğü, Öcalan bir çağrıda bulunursa silâh işinin sona ereceği kanaatinde olduğu, bu yüzden de "Öcalan gelsin DEM grubunda çağrıda bulunsun, eğer netice alınırsa umut hakkı devreye girsin" gibi bir noktadan hareket ettiği görülüyor. Onun için de bir DEM heyeti İmralı'ya gidip Öcalan'ın Bahçeli'nin teklifine ilişkin görüşünü alıp geldi ve diğer siyasi partilerle paylaştı. Evet, Bahçeli'nin konuşmalarında da "İş böyle yürümezse terör örgütünün imha edileceği" boyutu yok değildi, ama önceliğin bir "Öcalan inisiyatifi"ne verildiği de açıktı.
Erdoğan'a gelince, şu ana kadar Öcalan ismini ağzına almadı. Bahçeli'yi çok açık düşürmedi elbette, onun çıkışını çok tarihi bulduğunu söyledi, ama Erdoğan'da Öcalan boyutu yok. Erdoğan il kongrelerinde biraz da halk nabzını dikkate alarak "Gömmek"ten ve "Devletin kadifeye sarılmış demir yumruğu"ndan söz ediyor. "Ya silâhları gömersiniz ya da sizi gömeriz."
Bu arada başta Suriye operasyonu olmak üzere son derece sür'atli gelişen bölgesel olayları gütmeye çalışan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi "yolun sonuna gelindiği" gibi mesajlar veriyor. Meselâ Suriye'deki yapı için meâlen "PKK'lılar aranızdan çıksın, silâhları bırakın, normal Suriye vatandaşı olun" diyor, "Olmazsa askeri harekat olur" diyor, ve sanki "Amerika ne derse" sorularını da dışlarcasına "Böyle bir noktaya gelinirse Amerika'yı falan da dinlemeyiz" demeye getiriyor.
Tıpkı Erdoğan gibi "Örgütün miadı doldu" şeklinde "Şahin" bir dil onunkisi de
Erdoğan'ın ve Fidan'ın durduğu yerden bakıldığında Öcalan'a düşen rol Dağ'a ve Rojava'ya şöyle bir çağrıda bulunmaktan ibaret: "Aklınızı başınıza alın, Erdoğan'ın konuşmalarına bakın, Türkiye Suriye'de çok belirleyici, Irak'ta da önemli mesafeler aldı, Amerika'nın sizi koruyacağı noktanın ötesine geçildi, Trump'ın tek rezervi İsrail'in güvenliği olur, artık silâhla yürüyemezsiniz."
Örgütün sahada olan biteni görmek bakımından Öcalan'ın söyleyeceği bu sözlere ihtiyacı var mı Yoksa Öcalan Bahçeli'nin açtığı kapıdan "Silâhları bırakın ki benim de rol alacağım başka bir boyut devreye girsin" tarzında bir merhaleyi mi işaret edecek örgüte
"Süreç yok" dense de, DEM heyetinin İmralı ziyaretinden sonra Ankara'da yürüttüğü, nihayeti Selahattin Demirtaş ile Edirne'de tamamlanacak olan görüşmeler olayın "Örgütün silâh bırakması"ndan ibaret olmadığı düşüncesini de, Öcalan'ın bunun farkında olduğu yaklaşımını da haklı çıkarıyor.
DEM heyeti ne yapmış olabilir ki Ankara'daki görüşmelerde Bahçeli'nin çıkışını nasıl değerlendirdikleri, buna Öcalan'ın nasıl bir karşılık verdiği, işin Meclis boyutunun nerede başlayıp nerede biteceği, toplumun sürece nasıl baktığı vs. görüşülmemiş olabilir mi Her eğilimden bunca parti "konu mankeni"