Nasıl kazanılır Nasıl kaybedilir

Bir seçim iki şeyle kazanılır:Bir: Kendinizin toplum tarafından bilinen başarılı özellikleriniz.İki: Karşınızdakinin yine toplumca bilinen kabul edilen zaafları.14 Mayıs'a giderken iki favori aday Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'na bu açıdan bakalım:KILIÇDAROĞLUKılıçdaroğlu, yola geç çıkan, adaylığı daha baştan "kazanma" noktasında tartışılan bir isim.Deyim yerinde ise yumurta kapıya geldiği, yani artık aday ilan etmenin kaçınılmaz olduğu noktada bile Akşener'in çıkışı ile adaylık ilânı gölgelenen.Evet yanında "muhafazakâr" diye bilinen isimler var ama, muhafazakâr kitlelere yakınlıkta Erdoğan'la yarışması imkânı bulunmayan Ya da muhafazakâr kitlelerde Erdoğan'a yönelik tepki varsa ancak oradan yol alması mümkün olanBir masa etrafında toplanan liderler, hani -eli mahkûm- noktasında ikna edilse bile, parti tabanlarının aynı ölçüde ikna edilebileceği şüpheli bulunanİki belediye başkanının kampanyaya adeta zorla eklemlendiği intibaı ile hareket edilenFarklı parti liderlerinin, bütün gayretlerine rağmen, artı katkılarda bulunamadığı. ..Kılıçdaroğlu veya muhalefette gösterilecek bir adayın en güçlü malzemesinin toplumdaki "Erdoğan tepkisi"ni kullanmak olacağı siyaseti üstünkörü izleyen birisinin bile göreceği bir husustu.Erdoğan 21 yıldan beri iktidardaydı. Usanmışlık, bıkkınlık gibi riskleri taşıyordu. Ondan öte, ekonomideki, yargıdaki, toplumsal kamplaşma alanındaki uygulamaları ile tepki biriktiren bir siyasetçi idi. Özellikle ilk defa oy verecek olanlar ya da genelde genç kesim, 20 yıldır onunla büyümüş olmak sebebiyle "yeter artık" psikolojisine gelmiş olabilirdi. VsYani Kılıçdaroğlu açısından rakibine yönelik "tepki birikimi"ni kullanmak, en tabii yollardan birisi idi... Bunlar, bunlar, bunlar İlk tur bitti ve Kılıçdaroğlu yarışı 45.06 ile geride tamamladı.Buna rağmen, Kılıçdaroğlu'nun yola çıktıktan sonra en azından pozitif bir kampanya ile CHP liderliğinden öte bir varlık gösterdiğini söylemek lazım. Bu rakam CHP'li bir liderin ulaştığı "en yukarı" rakamdır. Ecevit en çok yüzde 42 almıştı.ERDOĞANDiğer yarışçı Erdoğan idi. Yarış performansı bilinen bir isim. 15 Seçime girmiş, ipi göğüslemiş. Ondan bahsederken herkes "Karizma"nın altını çiziyor. Devlete hükmediyor. Devlet demek o demek gibi bir izlenim var. Bu, geniş toplum kitleleri açısından önemli bir özellik. "Şunları yapacağım" dediğinde, o yönde bazı adımlar da attığında (ek zamlar, kadrolar vs.) muhayyel bir adayın vaatlerine nispetle, ekonomiden bunalmış insanlar için daha "peşin ödeme" gibi algılanma avantajı var.Buna karşılık 21 yıl işte. Bıkkınlıkla, usanmışlıkla boğuşmak zorunda. Ekonomi insanları boğuyor. Onun suçunu da muhalefete atma imkânı yok. Hukuksuzluk ülkenin devam eden gündemi Zaman zaman "Astığı astık, kestiği kestik"e dönüşme algısı veren "Tek Adam" dili "Otoriter üslup" "Din dili" ile "Siyaset dili"nin içiçe geçirilmesi Yolsuzluklar, bir kesim aşırı zenginleşirken çok geniş kitlelerin açlık sınırı altında hayat sürmesi vsErdoğan, bunları problem olarak gördü mü, tartışılabilir. Zaman zaman gördüğü, zaman zaman ise hiç önemsemediği düşünülebilir. Mesela hukuksuzluklar konusunu gerçekten önemsediği bir zaman oldu mu, bilemiyorum.Erdoğan bunları kabul etse bile, seçim sürecini bu alanlar üzerinde tartışmayı tercih edecek saflıkta bir politikacı değil. O, muhalefeti savunma alanına itecek bir stratejiyi tercih edecekti, nitekim öyle yaptı: "Beka Güvenlik Tehdidi ve muhalefetin bununla