Musallada yatan insanlığımız

5 çocuk olunca yanarak can veren, en küçüğü 1, en büyüğü 5 yaşında olan, evleri barakadan bozma olunca, anne sabah namazı vakti evi geçindirmek için kâğıt toplamaya gitmiş, baba uyuşturucu vs. kullanmaktan cezaevinde olunca

Sıra sıra dizilince bebek tabutları musallaya

Hoca "Sizden helallik istemeyeceğim" deyince masum bedenlere bakıp

İnsanlığımızı mı hatırlıyoruz ne

-8 yaşındaki Narin bir anda ortadan kaybolunca, sonra cesedi bulununca, aile içinde bir anafor yaşandığı ve Narin'in bu anafor içinde can verdiği ortaya çıkınca Narin'in cenaze namazını kıldıran Hoca, "Musallada yatan bizim insanlığımız" deyince

İnsanlığımızı mı hatırlıyoruz ne Nasıl kurdu o Hoca o cümleyi Evet, insanlığımızı yatırıyoruz musallaya. Ve ağlayanımız yok.

-Ya iki yaşındaki Sıla bebek, tacize uğramaktan dolayı can verince 2 yaşındaki bebek be iki yaşındaki bebek

Kim kimden helallik dileyecek

-Annelerinin kucağından alınıp canları emanet edilmiş onlarca bebek, üç kuruşluk yoğun bakım rantı elde etmek için kurban edildiğinde Bebek bunlar be bebek

"Hep para konuşuyoruz" demiş bir milletvekili Ne yazık ki para değiştirmiş insanlığımızı, bebeklere kıyıyoruz artık üç kuruşluk yoğun bakım rantı uğruna

Bir şeyler oluyor topluma. Bu açık. Kendimize bir bakmamız lazım. Çürüyen yanlarımız var. Yüreklerimize bir bakmamız lâzım.

O eve, çocukların can verdiği eve 18 kere gelmiş devlet görevlileri Evin kaderini değiştirememişler, annenin kaderini değiştirememişler

Acaba devletin kaderini değiştirmediği daha kaç ev var bu ülkede Kaç anne, kaç bebek var

Bir ara şehit ailelerinin evlerine tanık olundu. Bayrak asılan sıvasız evlere O zaman da "Kaç şehit ailesi evi var böyle sıvasız" diye soruldu bu ülkede.

Üç günlük ilgiler ve sonra derin bir sessizlik

İzmir'deki faciayı ne unutturur

Allah korusun, daha büyük bir facia değil mi

Acaba "18 kere gidilmiş olması" devletin en üst kademesinde de tatmin edici bir yorum olarak değerlendirilmiş midir

Ah şu Dicle kenarında kurdun kaptığı koyun meselesi Ah tütmeyen ocaklara, ekmek girmeyen evlere, sabah namazı vakti ev geçindirmek için kâğıt toplamaya çıkan annelere, işsiz babalara, yarın umudu eriyen gençlere karşı devlet sorumluluğu