Meselâ 23 yıl daha olsa
Memlekette ölümler var Daha doğrusu cinayetler var
Kadınlar öldürülüyor. Sokakta, evde, her yerde Genç yaşlı demeden Eş, anne, evlat demeden hatta
Çocuklar öldürülüyor Narin'ler, Sıla'lar
İki yaşında tacize uğrar mı bir bebek, onu da yaşadı Türkiye
Erkekler de öldürülüyor. Öldürülüp parçalanıyor
Ölümler gün gün daha da vahşileşiyor İki genç kızın başı kesilip, surlardan atılıyor. Kadın polis öldürülüyor.
Eskiden gazetecilik jargonunda "üçüncü sayfa haberi" diye anılırdı bu cinayetler Şimdi artık üçüncü sayfaya da sığmıyor, tv'lerin ana haber önüne de Gazetelerin birinci sayfaları, tv'lerin ana haberleri insanlık adına utanç verici haberlerle dolu.
Sokaklar cinayetlere karşı kadın isyanı ile çınlıyor. İstanbul Sözleşmesi'ni kaldıran iktidar da hedefte
Burası Türkiye
"Toplumsal çürüme"yi konuşuyoruz. "Türkiye ve toplumsal çürüme" nasıl bir araya gelir bunlar Gelmiş işte ve anne babaların ürktüğü, psikologları dehşete düşüren, iktidarın henüz tam fark edip etmediği anlaşılmayan olgu ülkenin ana gündemi haline gelmiş bile.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Olan bitenlere bakıp yakınıyor: "Son günlerde milletçe yüreğimizi yakan olaylara şahit oluyoruz, diyor. Cuma günü iki genç kızımız vahşi cinayete kurban gitti. Fail de mağdur da gençlerimizden oluşuyor. Bu hadiselerin önüne geçecek adımları atmazsak batılı ülkelerin sorunları ile bizim de yüzleşmemiz kaçınılmaz" diyor.
Sonra üzerlerine düşen sorumluluğa dikkat çekiyor: "Teröre, uyuşturucuya, alkol bağımlığına, sapkın akımlara, suç çetelerine kaybettiğimiz her gencin vebali hepimizin üzerindedir."
Erdoğan bu konuşmayı "Akademik yılın açılış programı"nda yapıyor. Buradaki "Hepimizin" ifadesi de, belli ki sorumluluğu üniversitelerle, belki tüm eğitim kurumlarıyla paylaşmak için giriyor cümleye
"Sorumluluğu üniversitelerle paylaşmak" yanlış sayılmaz. Böyle bir ifadeyi her eğitim kurumunun önünde seslendirebilirsiniz.
"Batılı ülkelerin sorunları ile biz de yüzleşebiliriz" diyor sayın Cumhurbaşkanı. Bu, bizim camiada çok kullanılan "Batı'nın yozlaştığı" temalarına uygun bir yorum.
Oysa "Organize suç endeksi"nde Türkiye'nin Avrupa'da "birinci" olduğuna dair tespitler var. İkinci sırada Rusya, üçüncü sırada Sırbistan bulunuyor.
Kaldı ki işi böyle görmek de yanlış. Bir tek "iki yaşındaki Sıla bebeğin cinsel tacize maruz kalması ve sonunda ölmesi" yeter bir toplumu alarma geçirmek için Avrupa'da, Amerika'da ya da Türkiye'de
"Çürüme" geldi oturdu Türkiye gündemine, asıl bunu görmesi gerekir bu ülkeyi yöneten insanların Her alandan sorumlu Cumhurbaşkanı'nın
Epeyce bir zamandır yazıp duruyorum. Bazı sonuçlar, bazı süreçlerin içinde oluşuyor. Diyelim ekonomi bozuksa, bir günde olmuyor. Diyelim tarımda topraklarınız bir gün memleketi doyuramaz hale geliyorsa, çiftçi çiftçiliği bırakıyorsa, köylerde kimse kalmıyorsa, bir günde olmuyor bunlar Dış politikada yalnızlaşma yaşıyorsanız, o da bir günde olmuyor Ailelerde çocuk sayısı azalıyor, ülke nüfusu yaşlanıyor ise o da bir çok alanda sürdürülen yanlış politikalarla ilgili Ülke gençliği, yetişmiş insan gücü başka ülkelerde istikbal arıyorsa oraya da durup dururken gelmez bir ülke
Hele eğitim
Bir insanın yetişme sürecini düşünün Türkiye bu yıl müfredatını değiştirdi, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" diye bir uygulamaya geçti. Bir kere "Türkiye yüzyılı" diye bir hedefi 22 yıl sonra koydu bu siyasi iktidar. Daha önce "Yüzüncü yıl hedefleri" vardı, 2023 için, tutmadı onlar Ekonomide tutmadı, eğitimde tutmadı