Mahmud Abbas'ın Gazze'ye faydası olur mu
Düşündüm, 7 Ekim'den bu yana Mahmud Abbas'ın Gazze için yaptığı önemli bir çıkışı hatırlamadım. Önemli bir şey yapılmış olsa hatırlardım, diye düşünerek Google'a da sormadım.
O Filistin'in resmi Devlet Başkanı ve Gazze bir Filistin toprağı, yani bir şey söylemesi, daha ötede dünya sokakları Gazze için ayakta iken bir şeyler yapması gerekirdi.
Ama Gazze'de Hamas etkinliği var ve 7 Ekim de bir Hamas eylemi İsrail vahşeti Hamas eylemini bahane ederek sürüyor 10 aydır.
Netanyahu ABD Temsilciler Meclisi'nde konuşturulup ayakta alkışlanınca Ahmet Davutoğlu, "Biz de TBMM'de Haniye'yi konuşturalım" çağrısı yapmıştı.
Erdoğan, Davutoğlu'nun teklifini nasıl karşıladı, Haniye'yi davet edecek miydi yoksa bu jest ABD'ye bir meydan okuma olarak mı değerlendirilmişti, bilmiyoruz, o arada öfkeli açıklamalar yapıldı onu biliyoruz, Haniye'yi davet tartışılırken İran'daki suikast gerçekleşti ve Haniye katledildi. Haniye'nin yerine Hamas içinde Yahya Sinvar seçildi, orada da Abbas'ın bir etkisi olmadı.
Mahmud Abbas daveti Haniye'nin ölümünden önce mi gerçekleşti, Mahmud Abbas hangi davete cevap vermedi ve Erdoğan tarafından özür dilemeye çağrıldı, şimdi gerçekleşen davet süreci nasıl işledi, bunlar biraz perde gerisinde oluştu.
Neyse Mahmud Abbas'ı TBMM kürsüsünde görebildik.
Mahmud Abbas TBMM'de konuştu, coşkulu konuştu ve tıpkı ABD Temsilciler Meclisi'nde Netanyahu ayakta alkışlandığı gibi TBMM'de de Mahmud Abbas defalarca ayakta alkışlandı.
"Filistinli yöneticilerle birlikte Gazze'ye gideceğini, söyledi, daha önce Haniye'nin söylediği gibi kendi hayatının Gazze'li bir çocuğun hayatından daha değerli olmadığını söyledi, Filistin Gazze'si ile Batı Şeriası ile, Kudüs'ü ile bir bütündür, hep birlikte hürriyete ve Kudüs'ü şerife gideceğiz, dedi.
Evet, ayakta alkışlandı.
Peki bunun Gazze'ye bir etkisi olacak mı
Abbas'ın konuşmasından önce Ahmet Davutoğlu Erdoğan'a ve Abbas'a, İslâm İşbirliği Teşkilatı üyesi devlet başkanlarını da davet ederek birlikte Gazze'ye gitme çağrısında bulunmuştu. Abbas'ın Gazze'ye gitme kararı ile Davutoğlu'nun teklifinin bir ilgisi oldu mu, bilmiyoruz.
Davutoğlu'nun İslam dünyasının "Gazze çaresizliği"ni aşmak için teklif haline dönüştürdüğü jestler son derece çarpıcı, ama görülüyor ki Türkiye dahil tüm İslam ülkelerinin reel-politik duvarına çarpıyor.
Muhtemel ki Türkiye'yi yönetenler de onun tekliflerini kendilerini sıkıştırmak için üretilmiş formüller olarak görüyorlardır.
Davutoğlu, bu reel-politiği görmüyor olabilir mi, yoksa İslâm dünyası gerçekten kendi işlevselliğinin içini doldurma sorunu mu yaşıyor, nereden bakılırsa bakılsın ortada bir küçük İslâm yurdunun çocuk çocuk, kadın kadın, yaşlı yaşlı, ev ev, okul okul, cami cami ölümü var.
Bir şey, hiçbir şey yapamaz mı İslam dünyası
İslam İşbirliği Teşkilâtı toplanıp "Biz Gazze'deki katliamı durdurmak için bir şey yapamıyoruz, işte Amerika İsrail vahşetinin arkasında duruyor. Sokaklardaki insanlar dışında dünyada vicdan kurudu" diye bir "acz ilanı"nda bulunsa, insanlığın dümura uğradığının ilanı adına önemli bir hamle olurdu.
İslâm dünyası diye bir şey var mı, mesela hangi ülkeye göre hangi ülke İslâm dünyasından sayılır ya da sayılmaz, sorusunu cevaplamamışken, İslam dünyasının ortak politikalarından söz etmek, bu arada Kıbrıs, Karabağ, Kırım, Bosna, Keşmir, Doğu Türkistan davaları gibi