Keşke iktidarı denetleyecek bir taban olsaydı

Refah Partisi döneminde zaman zaman yaptığım eleştirilere tepki geldiğinde "Destek ve murakabe" başlıklı bir yazı yazmıştım. Bir siyasi partiye diyelim bir misyon gereği destek veren insanların, yanlışlar söz konusu olduğunda "murakabe denetleme" gibi bir görevleri de bulunduğunu belirtmiştim. Böylece siyasi kadronun yanlış yapıldığında eleştirileceğini bilerek hareket edeceğini ve yanlışlar yapmaktan kaçınacağını kaydetmiştim. Bunu Refah tabanından tepki almak pahasına yapmıştım. Refah tabanı bu tür eleştirilerin partiyi zaafa uğratacağı düşüncesiyle tepki gösteriyordu.Bu tür durumlarda hep Halife Ömer'in, yanlış yaptığında kendisini uyaranları şükranla karşılamasını örnek vermiştim.7 Haziran 2015 seçimlerinde Ak Parti 7 puanlık bir oy kaybına uğramış ve tek başına iktidar olma imkanını kaybetmişti. Bu bir halk uyarısıydı. O dönem Ak Parti liderliği, çok farklı zeminlerde "Nerede yanlış yaptık" sorusunu tartışmaya açtı. Bu önemliydi. Kibir vs o dönemlerde gündeme geldi.Bugün Ak Parti'nin MHP ile birlikte icra ettiği iktidarda ciddi oy kaybına uğradığı, ancak Ak Parti'nin kemik kitlesinin partiyi her şeye rağmen desteklediği ifade ediliyor. Gerekçe olarak da Ak Parti iktidardan düşerse onun temsil ettiği misyonun da zaafa uğrayacağı, kazanımların kaybedileceği düşünceleri seslendiriliyor."Neden oy kaybı gerçekleşiyor" sorusu sorulduğunda, ortaya pek çok sebep konuyor:-Yolsuzluk iddiaları en başta Yolsuzlukların iktidarın kontrol alanı dışında gerçekleşmesi mümkün olmadığına göre nasıl ve üstelik derinleşerek devam ediyor yolsuzluk düzeni-Zenginlerin daha zengin, dar gelirlilerin ise daha yoksul hale geldiği bir ekonomi yönetimi söz konusu. Üstelik büyük dar gelirli kesimin Ak Parti tabanını oluşturduğu, zenginleşmenin de yine iktidar sayesinde gerçekleştiği tespiti var. İşin garip tarafı, tüm bu sonuçların ısrarla sürdürülen ekonomi yaklaşımının ürünü olması ve iktidarda bunu değiştirecek bir ortak aklın devreye sokulamıyor olması.-Yargı alanı sorunlarla dolu. Yargıya güven yerlerde sürünüyor. Yargı alanında akçeli işlerin alıp başını gittiğinin sayısız örneği sergileniyor.-Gerçekten acayip çeteleşme olguları söz konusu. Farklı çeteleşme görüntülerinde kimi devlet yetkililerinin fotoğraflarının paylaşılması acayipliği daha da derinleştiriyor. Kim bakacak bu çarpık yapılaşmaya, kim müdahale edecek, sorusunun cevabı yok.-Dış politikada yüksek volümlü çıkışların zaman içinde tornistanlara yol açması "Tek kişi yönetimi"nin zaafı halinde ortaya çıkıyor.-Yasamanın, yargının ve yürütmenin tek elde toplandığı ve o iradenin her şeyi belirlediği, üstelik medya alanının da derin kontrol altında bulunması sebebiyle insanların tepkilerinin duyurulmadığı bir sistem yapılanması insanlarda boğulma hissine sebep oluyor.Eminim Türkiye'ye mikrofon uzatılsa, benim burada yazdıklarımdan milyon kere daha yakıcı feryatlar yükselir.Bu feryatların bir kısmının bizatihi Ak Parti tabanında oluştuğu ama insanların acılarını içlerine gömdüğünü biliyorum.Ancak bunun ortaya çıkardığı gerçekten dramatik bir durum var: O da,