İktidar muhalefet ilişkisi çizgi film olsaydı

CHP yapay zekaya şöyle bir soru sorsa:

-Bugünün Türkiye'sinde Tayyip Erdoğan ana muhalefet lideri olarak mesela emekliler ya da asgari ücretlilerin sıkıntısını dile getiren bir konuşma yapsa nasıl yapardı

Sizce nasıl yapardı

Ya da şöyle bir şey:

-Hani Tayyip Erdoğan'ın çoook eskilerde yaptığı bir çay simit hesabı konuşması var. Chatgpt konuşmalarla görüntüleri birleştiren kompozisyonlar da yapıyor. Erdoğan'ın "Bu zalim yönetim, vatandaşa bir çay ve simiti çok görüyor" diye gürleyen sesiyle diyelim Özgür Özel'in görüntüsünü birleştiren bir video oluşturulsa

Nasıl, bu tarz bir video ana muhalefetin şu anda yaşadığı "muhalefet yapabilme yapamama sancısı"na bir çare ümidi sağlar mıydı

Şu anda siyasette böyle bir problem var, biliyor musunuz

"Muhalif" tv kanalları, ülkenin - insanların her alanda yaşadığı derin problemleri muhalefetin yeterince yansıtamadığı, hatta iktidarın muhalefetle, kedinin fare ile oynadığı gibi oynadığı meselesini tartışıyor.

Muhalefetin muhalefet zaafını yani

Muhalefetin muhalefet zaafı tartışıldıkça da iktidarın gücü pekiştirilmiş oluyor.

Hadi eğlenceli bir soru üzerinde daha düşünelim:

Walt Disney Company, iktidar ve muhalefeti, bir kedi fare oyunu tarzında senaryolaştırsaydı, her halde, "güçsüz fare"nin "güçlü kedi"yi madara ettiği senaryodan keyif üretmez, kediyi müthiş oyun kurucu, fareyi de çaresizlik içinde kıvranan bir rolde gösterirdi. Bunu seyreden çocuklar da kedinin rolü karşısında kahrolur, farenin çaresizliği karşısında da müthiş bir ezginlik içine sürüklenirdi.

En son CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı gözaltına alınmış. Neden İstanbul Cumhuriyet Başsavcısını bir X mesajında "Cellat" diye andığı için

Garibim herhalde Özgür Özel'in ya da Ali Mahir Başarır'ın "Parlamenter dokunulmazlığı"na sığınıp "Giyotin - Cellat" gibi sözlerle yad etmesinden cesaretlenip, böyle bir işe girişmiş.

Oysa mevcut iktidar yapısı, öyle parlamenter dokunulmazlığı gibi işleri bile pek kolay ıskalıyor. Örnek mi Selahattin Demirtaş ya da HDP'lilerin yıllardır cezaevinde kalmalarına bakın.

İmamoğlu bir "Ahmak davası" ile boğuşuyor. En son "Ne yapacaksanız bana yapın" noktasına geldi.

"İktidar" demek, güç sahibi olmak demek. Makyavelli'den beri iktidarlar, güç kullanırken etik ahlâk vs.'yi hatırlamayı çok naif davranışlar olarak görüyor.

Bizimkisinin İslâm'la alakasından ahlâkî bir referans bekleyenler de daha çok bekler. Bir ara Refah kökenli birisi Ak Parti'deki arkadaşlarına öyle bir şey hatırlattığında "Sen hâlâ oralarda mısın" diye mizahlanmıştı.

Bir zamanlar, Tefsir, Hadis gibi islâmî eserler yayınlayan bir yayınevi sahibinin bir telefon konuşmasına şahit olmuştum. Karşısındakinden alacağı vardı muhtemelen. Şöyle diyordu:

-Bana bak, sana islâmî ölçülerle falan davranacağımı düşünüyorsan boşuna aldanma. Kapitalizm ne diyorsa öyle davranırım, ona göre

Şaka yapmıyordu. Sesi keskindi. Çoktan aşmıştı "islâmî" hassasiyetlerle yaşama "takıntı"