İçerden çıkarsa Çıkmazsa

Özgür Özel, "içerden çıkması halinde" Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olacağını, siyasi yasaklı olması durumunda ise "en yüksek oy alan"ın Cumhurbaşkanı adayı gösterileceğini söyledi.

Özgür Özel, İmamoğlu'nu "içerden çıkarmak için" deyim yerindeyse can havliyle çalışıyor. O meydandan o meydana koşuyor. İmamoğlu'nun tertemiz olduğuna, yargı üzerinden yapılanın ise açık bir darbe niteliği taşıdığına inanıyor. Onun için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "cunta lideri" diye tanımlamaktan bile geri durmuyor.

İmamoğlu'nun cezaevinden yürüttüğü kampanya da Türkiye siyasetinde fark edilir bir damar açıyor.

Özel meydanlara kitleleri toplayarak, İmamoğlu cezaevinde dik durarak bu yargı darbesinin püskürtülebileceğine inanıyor olsalar bile, akıllarının bir yerinde bunun mümkün olmayabileceği ihtimalinin yattığını da Özel'in ilk paragrafa aldığım ifadesinden anlayabiliyoruz.

Ayrıca işin bir de "diploma iptali" boyutu var. Bir yandan yolsuzluk ve terörle iltisaktan arınmak, diğer yandan da "diploma iptali"nin hukuksuzluğunu ortaya koymak gerekiyor.

Ortada bir "kumpas!" varsa, yargı süreci bunun için kullanılıyor ise, "Darbe"yi planlayanlar her şeyi göze almışlarsa, Özgür Özel'in "İçerden çıkmazsa" ihtimaline kapı aralaması yadırganmaz.

Türkiye'nin ilginç bir süreç yaşadığı muhakkak.

Devlet Bahçeli'nin "bir an önce yargılansın, suçsuzsa çıksın, suçlu ise cezası verilsin" tarzındaki en son açıklaması, İmamoğlu'nun "suçsuzluk ihtimali"nin onun dünyasında önem kazandığı gibi okunması tabii. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Turpun büyüğü" söylemini sürdürür, İktidar medyası sapır sapır "mahkumiyet gerekçeleri" üretirken Bahçeli'nin sokaktaki yükselişe alarm diye bakması iktidar cenahında bir fark gibi değerlendirilebilir, ondan da bir "Adalet ümidi" çıkarılabilir mi Bir "Bahçeli farkı" mı yeniden gözlenen

Türkiye zor ülke.

Son süreçte bir "siyasetçi eşi" olarak eşinin yanındaki dirayetli duruşu ile dikkat çeken Dilek İmamoğlu, "Hukuka inancımı korumak istiyorum" dedi Nefes'e verdiği mülakatta.

Bu ifade çok tanıdık değil mi

Acaba Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş de söylemiş midir

Osman Kavala'nın eşi Ayşe Buğra kaç bahar bekleyecektir eşi için adaletin gerçekleştiğini

Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş daha kaç sene gelecektir Diyarbakır'dan Edirne'ye

Menderes'i, bir Başbakan'ı astılar bu ülkede; yargı kararıyla Bakanları astılarSonra da adlarına özür mahiyetinde türbe yapıldı

İmamoğlu cezaevinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslendi; "Sana yine özür diletecekler" diye

Bahçeli en son açıklamayı yaparken, Ayşe Ateş'in çığlıklarını duymuş mudur


Kurunun yanında yaşın da yandığı, at izinin it izine karıştığı günlerde 10 binlerce insan KHK mağduru oldu, cezaevinde çürüdü. Kadın, çocuk, yaşlı, genç. Terörle iltisaklı yaftası vurularak milyarlık mülklere çöküldü.


Birileri kendisinde öldürme - diriltme gücü vehmetti insanların ölümüne - dirimine karar verdi.

İmamoğlu'na yapılanlar insanların içine dokunuyor.

Menderes'e yapılanlar dokunduğu gibi.

Yargı sürecinin bir safhasında adalete ulaşılır diye inanılıyor.

Kademelerde iş "temiz"lenir farz ediliyor. İstinaf, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Kaç kademe var ve bir noktada adalete ulaşılır m mı mı