-İstanbul'da bir Asliye Hukuk Mahkemesi CHP İl Kongresinin iptaline karar veriyor. Bu iş onun görev alanında değil, ama bu kararı veriyor.
-YSK'ya itiraz yapılıyor. YSK Asliye Hukuk'a "Bu iş senin görev alanında değil" demesi gerekirken, CHP'nin talebini reddederek kararı onaylıyor.
-Asliye Hukuk ayrıca, CHP içinden, genel merkezle problemli Gürsel Tekin başkanlığında bir grubu, kararın uygulanması için görevlendiriyor.
-Sonra "Devlet operasyonu" diye nitelenecek bir hamle geliyor. İstanbul Valiliği, İçişleri Bakanlığı seferber oluyor: Gürsel Tekin'i CHP'nin İstanbul İl Başkanlığına sokabilmek ve bu noktada CHP'den gelebilecek tepkileri önlemek için önce İstanbul'un 5 ilçesinde gösteri yasağı ilan ediliyor, sonra, pazartesi günü, muhtemelen Gürsel Tekin ile anlaşarak, çevik kuvvet dahil yüzlerce (acaba binlerce mi) polis CHP il Başkanlığı çevresine yerleştiriliyor. Yollar kesiliyor, ulaşım engelleniyor.
-İl Başkanlığını savunmak için gelen insanlara polis tarafından yer yer gaz sıkılarak mani olunuyor.
--Gaz yiyenler arasında 60 kadar CHP milletvekili de var.
-Pazartesi günü, nerede ise bütün İstanbul Emniyeti, Gürsel Tekin'i İl Başkanlığına sokma görevine yönlendiriliyor. Adım adım işgal operasyonu yapılıyor ve Gürsel Tekin polis korumasında "Benim baba ocağım" dediği CHP il Başkanlığına giriyor.
-İçlerinde milletvekillerinin de bulunduğu partililer, kat kat, oda oda il başkanlığını savunuyor, Gürsel Tekin de kat kat oda oda, yer yer gaz sıkılarak ele geçirilen alanlara yerleşiyor.
-Bu yazıyı yazdığım sırada, il başkanlığındaki operasyon devam ediyordu.
-Ama siyasetle ilgilenen herkes "Ana Muhalefet Partisine yönelik operasyon"un bitmediğini düşünüyordu.
-Ankara'da bir başka Asliye Hukuk'ta doğrudan CHP Kurultayı'na yönelik bir "butlan" davası daha vardı.
-Adalet Bakanı, "İstanbul'daki dava Ankara'dakini etkileyebilir" gibi bir cümle kullanmıştı. Ankara'nın hakimi, İstanbul dosyasını istemişti ayrıca. 15 Eylül'dü o dâvânın tarihi. Bahçeli de iyi şeyler söylememişti CHP için – CHP dâvâsı için.
-CHP Genel Merkezinde de kaygılar vardı, onun için, 15 Eylül'de kötü bir şey çıkarsa, 21 Eylül'de olağanüstü kongre kararı alınmıştı.
-İstanbul nasıl Gürsel Tekin'i buluvermişse, muhtemelen Ankara'daki Mahkeme de, CHP Genel Başkanlığı için bir uygun isim belirleyecekti. Kılıçdaroğlu'nun ismi geçmekteydi, Kılıçdaroğlu suskundu, konuşmuyordu, bu CHP için hayra alamet miydi değil miydi
-Özgür Özel, "Kaleler"in savunulması için direnmekten söz ediyordu. Ama bir irade (Hangi irade) Yargısı, Emniyet'i ile "Devlet"i devreye sokuyordu. Ne diyordu zaman zaman iktidarla farklı yere düşen eski Ak Parti milletvekili Şamil Tayyar "Belli ki devleti de toplumu da tanımıyorsunuz, size tanıtırlar!" İstanbul İl Başkanlığı'na yönelik operasyon "Devlet"in kendisini CHP yönetimine tanıtması mıydı Belli ki "Mahkeme"yi tanımamak da kolay değildi, "Devlet adına güç kullanan "Polis"e mukavemet de…
-"Süreç" diyordu Özgür Özel, 18-19 Mart'tan bu yana yaşananların "CHP'yi tartıştırma süreci"