Erdoğan-Türkiye -Ümmet

"Erdoğan olursa Türkiye olacak, Türkiye olursa ümmet olacak. Dünya böyle bir kırılma noktasında. 14 Mayıs seçimlerinde bunun kararı verilecek." Bu, dolaşımdaki bir tweetin özeti. "Türkiye Ümmet" bağlantısını önemli bulan kitleleri, bunun ancak Tayyip Erdoğan ile gerçekleşeceğine ikna etme çabası.Böyle bir mesajın geçim derdi ile boğuşan geniş halk kitlelerinde bir karşılığının olduğunu sanmıyorum. Bu mesajın alıcıları, "Ümmetin kurtuluşu" ve bunda "Türkiye'nin rolü" gibi konuları "Dâvâ" diye benimseyen daha özel kesimlerdir. Nitekim ben burada "Ümmet nasıl ayağa kalkar" başlıklı bir yazı yazdığımda "Geç sayın yazar bunları, ümmet mi var ortada" gibi tepkiler veren okuyucularım olmuştu."Erdoğan Türkiye Ümmet" denklemini dolaşıma sokan arkadaşlar, tam da aynı hassasiyet içinde bulunan insanların "Erdoğan'a mesafeli hale geldiğini" görme kaygısı ile hareket ediyorlar. Bir tür "yeniden ikna" çabası bu.Oysa bu hassasiyeti taşıyan insanlar zaten belli bir bilinç sahibi olmalılar ve geldikleri nokta da "bilinç kaybı"na uğramaları yüzünden değil, "yeni bilinç kuşanmaları" yüzünden olmalı.Ben "Ümmet nasıl ayağa kalkar" başlıklı konferanslarımda hitap ettiğim kitlelere "Ümmet bir yılda, iki yılda, beş yılda ayağa kalkar mı" diye sormuş, hep suskunlukla karşılaşmış, ancak "On yılda"dan sonra "İnşallah" diye cevap almıştım. O "İnşallah"ın altında da umuttan ziyade kuşku vardı.Ben de "Ümmet ayağa kalksın" istiyordum. "Özgül ağırlığı" yükselsin Yıllarca "Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya" mısraları okunmuştu. "Türkiye'nin de bir parçası olduğu İslam dünyası neden hep mazlum, hep edilgen olsundu" Evet İslam dünyasının özgül ağırlığını artırma noktasında "Türkiye'nin öncülüğü" gibi bir imkândan söz edilebilirdi. Bunda da ülkeyi yöneten kadroların önemli rolü olmalıydı.Peki "Erdoğan" tam da o kadroyu mu temsil ediyorduDoğrusu Erdoğan'ın da içinde yer aldığı kadro, bana göre, böyle bir umut potansiyelini ifade ediyordu."Erbakan'ın dünya ile hesaplaşma tecrübesi"nin özeleştirisini yapmış, daha ayağı yere basan bir vizyonla yola çıkılıyordu.Benim "Ümmet nasıl ayağa kalkar" sorusunu gündeme taşımam, Ak Parti iktidarlarının "Eğitim" konusunda yalpalamaya başlaması sürecindedir. İslam dünyasının "İnsan kaynağı" sorunu vardı. Nüfus milyarlara baliğ oluyordu, coğrafya kıtalar kadar genişti ama yeterli, sağlıklı, çağın gerektirdiği eğitim verilemediği için "Birim insanın özgül ağırlığı" son derece sınırlıydı. Nüfus bakımından çok daha sınırlı toplumlar, küresel boyutta çok daha etkin bir özgül ağırlık sahibi olmuşlardı. Kaç yılda yakalanırdı çağların ürettiği ilim - bilimHerkes, Ak Parti'nin ve tabii Tayyip Erdoğan'ın sahip olduğu, mazhar olduğu iktidar süresinin, Türkiye'de nerede ise hiçbir faniye nasip olmadığını biliyor. 20 küsur yıl.Hatırlayalım, Tayyip Bey'in en çok tekrarladığı başarısızlık alanı ne "Eğitim" değil mi Ona "Kültür"ü ekleyin. Bu ikisi "Gençlik" demek, "Aile" demek Yani toplumun "İnsan sermayesi" demek.Türkiye, nüfusun üçte birinin