CHP ve Filistin

CHP ile ilgili çok şey oluyor ülkede… Nerede ise ülkenin ana gündemlerinden birisi CHP. "Mutlak butlan" denen şeyi halkımız nasıl anladı bilmem, herhalde CHP'nin kapatılma ihtimalini bile düşünenler olmuştur.

Yargı nerede ise CHP'ye karşı seferber edildi. Operasyonlar, operasyonlar… Yargı hışmına uğramayan CHP'li belediye kalmışsa yatıp kalkıp şükredecek hale geldi.

Ama öte yanda 31 Mart 2024 seçimlerinde CHP'nin birinci parti olması, iktidarın elinden birçok büyük şehir belediyesini alması var.

Bu arada mitingler… Türkiye siyasi tarihi, bu kadar süre içinde bu kadar mitinge tanık oldu mu, bilmiyorum. Ekrem İmamoğlu süreçte öne çıkan isimdi. Operasyonlara mitinglerle cevap veren Özgür Özel diğer parlayan isim oldu.

Artısı - eksisi ile CHP Türkiye siyasi gündeminin başat olgusu haline geldi; iktidarı gölgelediği, iktidarı öfkelendirdiği ve öfke ile yapılan operasyonların CHP'yi daha çok öne çıkardığı bir siyasi atmosferi yaşıyor Türkiye…

Evet, birinci parti oldu CHP. Yüzde 35'lerde bir oy. Bununla birlikte İmamoğlu – Özel isimlerini öne çıkaran CHP'nin nasıl bir parti olacağı ve diyelim iktidar adayı olduğunda Türkiye'ye ne vereceği de merak edilmeye başlandı.

Türkiye'nin bir "CHP hafızası" var. Orada CHP'ye yüzde 25 civarında oy çıkıyordu. "Ana muhalefet" vasfı adeta kaderine yazılmıştı. "Birinci parti" olmak, iktidar adayı olmak demekti. Halk bir anlamda yerel yönetimlerde CHP'yi "yönetimde" denemek istemişti. Ortaya nasıl bir CHP çıkacaktı

Aslında 2019'dan sonraki deneme, 2024'teki yükselişi getirdi. Halk bir alan açıyordu CHP'ye…

İktidarın yargı üzerinden gerçekleştirdiği son operasyonlar CHP'yi "kirlenme" üzerinden halkın kantarına sunma amacı taşıyor. CHP de, ya da Özgür Özel de taşınması zor bir performansla mitingler üzerinden bu iktidar hamlesini püskürtmeye çalışıyor.

Gelinen noktada iktidar cenahında bile "operasyonların CHP'yi büyüttüğü" tarzında kaygılar oluştu. "Haksızlık, adaletsizlik, devlet gücünün kötü kullanımı" halk nazarında CHP'ye sempati akışını besliyordu.

Evet, durum buydu, ama gene de bir soru vardı: CHP nasıl bir parti olmaktaydı

Bilinen CHP'den ne vardı, muhalefette ne idi, iktidar olduğunda, yani güçle buluştuğunda ne olacaktı

Şunu söylemek gerekiyor: Evet iktidarın baskıları yüzbinlerce insanı meydanlara taşımıştı. İnsanlar "Hak, hukuk, adalet" diye ses yükseltiyorlardı. Ama "yolsuzluk iddiaları tamamen boş mu" sorusunun önemli bir kesimi etkilediği de bir gerçekti. Bu "şüphelilik" halinin izalesi belli ki kolay olmayacaktı.

Ayrıca daha önemlisi, CHP'nin "taban genişletebilme" sorunu idi. Yüzde 35 önemli bir rakamdı. Orada kalmak bile önemliydi. "İktidara tepkiler" yüzde 35'in ana motivasyon unsuru idi.

Ama daha kapsayıcı bir muhteva, Türkiye'yi kapsayan bir muhteva üzerinde çalışma gereği vardı. Türkiye'de bütün partilerin bir "Türkiyelileşme" sorunu vardı. Başlangıçta o arayışla yola çıkan Ak parti, epeyce bir zamandan beri o hassasiyeti kaybetmenin sonuçlarını yaşıyordu. CHP ise, yüzde 25'lerde tıkanıp kaldığından bu yana bu sınırlı taban problemini derinden derine hissediyordu.

Şu andaki CHP yönetiminin üzerinde çalıştığı konu herhalde "cam tavanı aştıktan" sonra "ikinci kademe cam tavan"da tıkanmamak olmalı.

Filistin Mitingi'ni ben bir adım olarak okudum yeni yürüyüş içinde. "Biz her zaman duyarlıydık Filistin'e, Ecevit'ten beri, Deniz Gezmişler gibi…"