Bahçeli'nin "Öcalan açılımı" nereye varır

"Öcalan İmralı'dan alınsın, DEM'in grup kürsüsünden hitap etsin, silahların susmasını, teröre son verilmesini istesin."

"Ayrıca 'umut hakkı' yönteminden yararlanarak Öcalan'a tecrit uygulaması da sona erebilir."

Bu çağrı Bahçeli'ye ait. Bahçeli Cumhur İttifakı ortağı. DEM'lilerle el sıkma işini de o başlattı.

Bir soru: Acaba Öcalan ile ilgili çağrıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan yapsa olmaz mıydı Proje, sadece Bahçeli'ye has olmayıp Devlet'e aitse neden o rol Bahçeli'ye verildi

Çözüm sürecinde en çetin muhalefeti Bahçeli yapmıştı, o günler Erdoğan'a Öcalan'ı asması için yağlı urgan atıldığı günlerdi, bugün ise "Öcalan gelsin Meclis'te konuşsun" gibi radikal bir çıkışı Erdoğan üstlenmek istememiş, kestaneleri ateşten alma görevine Bahçeli soyundurulmuş olabilir mi

Bahçeli'nin çıkışındaki "Öcalan açılımı" bir süredir "Tecrit kalksın" kampanyası yürüten DEM'lileri heyecanlandırdı.

Ancak Bahçeli, Öcalan'a bonkör bir açılımda bulunurken "Edirne ve Kandil'i dışlayan" kayıtlar düştü. Belli ki İmralı'dan bahsederken bir "Edirne takıntısı" dolaşıyor İttifak'ın dünyasında Daha önce de Erdoğan Demirtaş'ın mahalli seçimlerdekii rolünü eleştirirken "Edirne İmralı'ya hesap verecek" ifadesini kullanmıştı. Nasıl bir hesaptı, nasıl edinilmişti bu İmralı hesabı Erdoğan tarafından, soru olarak kalmıştı.

Yalnız Bahçeli Öcalan'a "Terörü bitirme" rolünü yüklerken, Öcalan'ın "Terörü bitirin" çağrısını kime yönelteceğini pek dikkate almamış gözüküyor. Ya da Kandil'in bir Öcalan çağrısı durumunda "Tak Şak" tavrı sergileyeceğini hesap ediyor. Bu hesabın tutacağı noktasında arka plan görüşmelerinde bir güvence alınmış mıdır

Hatırlanırsa Öcalan 2013 Nevruzunda, Diyarbakır meydanında okunan bildirisinde de "Artık silâhlı mücadele döneminin bittiğini" ilân etmiş, Akil İnsanlar heyeti olarak hepimizi de heyecanlandırmıştı. O bildiri de, devlet görevlileri ile Öcalan arasındaki uzun müzakerelerin ürünü olarak ortaya çıkmıştı. Zaten "Çözüm süreci"nin de uzantısı idi.

Ancak o çağrı, Kandil'de karşılık bulmadı. Çünkü o zaman Amerika, Rojava'da, bir tür özerk yapılanmanın tohumunu atmıştı. Bizde, içerde Çözüm süreci içinde rol alan Kürt siyasetçiler yanında Dağdakilere de, "Suriye'de özerk yapılanmanın temeli atıldı, Türkiye'de neden daha azına razı olasınız ki" şırıngasını vurmuş, ardından da hendek özerklik ilânı gibi çılgınlıklar başlamıştı.

Yıl 2024 Aradan 11 yıl geçmiş. Şimdi bir kere daha yakalandığında "Türkiye'ye her türlü hizmete hazırım" diyen Öcalan'a, tam da bu sözü hatırlatılarak, üstelik bu defa bir meydanda bildirisi okutularak da değil, bizzat Meclis'e, DEM kürsüsüne çağrılarak bir misyon yüklenmek isteniyor.

Gelinen noktada bir soru şu: YPG - PYD yapılanması ne durumda Amerika'nın o yapının arkasından çekileceğine dar bir bilgi mi var Yoksa Amerika'nın o yapıyı desteklemesine rağmen, YPG PYD'lilerin Öcalan'ın çağrısına uyarak Türkiye'yi rahatsız edecek bir yapılanmaya son verecekleri mi öngörülüyor Ortadoğu'da İsrail'in bütün cinayetlerine arka çıkan Amerika, Türkiye'nin Erdoğan'ın bu konudaki öfkesini biliyor olmasına rağmen, Suriye'de YPG PYD'lilerin arkasından çekilme kararı mı verdi

"Öcalan projesi"nin başarı şansı için birçok etkenin bir araya gelmesi gibi bir zaruret var. Amerika'nın tavrının değişmesi ya da Ankara'nın "Amerika'ya rağmen" bir operasyon kararlılığı içine girmesi gerekiyor.

Bahçeli çıkışının bir ayağı "Öcalan açılımı"