Asıl kavga AYM'nin statüsü üzerine

14 Mayıs seçimlerinde Hatay milletvekili seçilen Can Atalay'ın vekilliği, Numan Kurtulmuş Birleşik Arap Emirliklerinde bulunduğu için başkan vekili olarak Bekir Bozdağ'ın yönettiği TBMM'de Ak Parti'lı ve MHP'li milletvekilinin oylarıyla düşürüldü.

Böylece, AYM'nin iki defa ast üste verdiği "Hak ihlali" kararı, herkes için (TBMM için de) bağlayıcı olmasına rağmen, AK Parti ve MHP çoğunluğu tarafından, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin AYM kararını dışlayan görüşüne uyarak, göz ardı edildi.

Benzer durum daha önce de Enis Berberoğlu ve Ömer Faruk Gergerlioğlu için yaşanmış, her iki milletvekili AYM kararına rağmen Meclis'te milletvekillikleri düşürüldüğü için cezaevine gönderilmiş, ancak AYM'nin yeniden verdiği kararlar gereğince de milletvekilliklerine dönmüşlerdi.

Şimdi muhtemelen Can Atalay'ın avukatları da yeniden AYM'ye başvuracak, bu defa AYM TBMM için yeniden ihlal kararı verecek (verirse, vermeyi göze alırsa) ve Atalay da Meclis'teki vekillik görevine dönmüş olacak. Böylece Hatay halkının iradesi yerine getirilmiş olacak.

Böyle mi olacak, bilmiyoruz. İktidar cenahı, AYM'nin Berberoğlu ve Gergerlioğlu ile ilgili iki emsal kararı bulunmasına rağmen, bu defa Yargıtay 3. Ceza'nın meydan okuyucu nitelikteki kararından yola çıkarak, AYM kararını bir kere daha kadük bırakmayı göze aldı.

Belli ki bir kararlılık var.

Kararlılık nerede AYM'nin statüsünü yeni bir hale yola sokmakta Üç milletvekilinin şahsında kıyamet "Bireysel başvuru ve hak ihlali" kararlarında kopuyor gibi, ama belli ki daha derinde bir Anayasa Mahkemesi sorgulaması var. Süreç adım adım "AYM'yi bir hale yola sıkma" istikametinde ilerliyor.

En son Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi ve Ayasofya hakkındaki Danıştay kararlarına imza atan hakim Yılmaz Akçil, AYM üyeliğine tayin edilmiş. Bununla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AYM'ye atadığı üye sayısı 10'a yükselmiş. Yani 15 üyeden 10'unu Erdoğan atamış. Cumhurbaşkanlığı döneminde Abdullah Gül'ün atadıklarını da dikkate alırsak, AYM'deki üyelerin kahir ekseriyetinin Gül Erdoğan tarafından belirlendiği açık.

Ancak belli ki, AYM üyelerinin bizzat tayin edilmeleri de tatmin edici bulunmuyor. Niye, çünkü Atalay kararını da, iktidarı hoşnut etmeyen diğer bireysel başvuru kararlarını da, bu kadro veriyor. Demek ki, seçilen insanlar AYM'nin hukuk iklimine girince iktidarın hukuk siyaset çemberinin dışına çıkıyorlar.

Öyleyse tüm yapıyı değiştirelim! O sürece doğru ilerliyoruz.

Geçtiğimiz cumartesi günü (27 ocak) Sabah gazetesinde Okan Müderrisoğlu'nun "Yeni Anayasa" başlıklı bir yazısı vardı. Müderrisoğlu yazısında "Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu'nun, uzunca süredir çalıştaylar düzenlediğini, toplumun tüm kesimlerinden temsilcilerin yer aldığı bu toplantılarda beyin fırtınası yaşandığını, şimdiye kadar 11 çalıştayın tamamlandığını, 12. çalıştayın ise 25 Ocak'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "Genel Değerlendirme" formatında gerçekleştiğini yazıyordu. Toplantılarda şu başlıklar üzerinde durulmuş: için tıklayınız

Yeni anayasa ihtiyacı. Yeni anayasanın politik hukuk yaklaşımı

Yeni anayasanın esasları. Milli egemenlik ve kuvvetler ayrılığı ilkeleri

Yeni anayasanın hak ve özgürlükler yaklaşımı

Yeni anayasada yer alacak siyasi haklar ve özgürlükler

Yeni anayasada karşılık bulacak sosyal haklar
Yeni anayasada devletin temel organları. Yasama-Yürütme-Yargı
Yeni anayasa perspektifinde anayasal kurumlar
Yeni anayasa sürecinde sivil toplumun rolü