Ukrayna ateşle oynuyor!

Türkiye, Gambiya bandıralı iki tankerin Karadeniz'de, Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesi (MEB) içinde vurulduğuna dikkat çekerek Rusya-Ukrayna savaşının tırmanışının durması çağrısında bulundu. Bu çağrı yerindedir hatta geç bile kalmıştır.

UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI NASIL IKTI

NATO, ABD baskısıyla, Varşova Paktı ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra başlatılan, yumuşama ve "Barış için Ortaklık" politikasını terk etti. Baltık ve Doğu Avrupa ülkelerini, Romanya ile Bulgaristan'ı NATO'ya alarak Rusya'yı çevreleme politikası izledi. Rusya bu adımları da bahane edip Kırım ve Donbas'ı işgal etti. NATO, yazılı bir belgeye dayanmasa da Rusya Federasyonu ile varılmış olan, NATO'nun Rusya'nın tehdit algılayacağı biçimde genişlememesi yönündeki anlayış birliğine aykırı olarak, Ukrayna'nın NATO üyeliğini gündeme getirerek Ukrayna'yı Rusya ile savaşa itti ve savaşı bahane ederek İsveç ve Finlandiya'yı NATO'ya aldı. Bu gelişmelerden en zararlı çıkan ülke, ABD ve NATO'nun oyununa gelen Ukrayna oldu.

ABD'NİN AVRUPA'YA ETTİĞİ

ABD'nin, Trump'ın göreve gelmesiyle, AB ülkelerini Rusya ile karşı karşıya getirmeyi, AB-Rusya doğalgaz ithalatı ve ekonomik-ticari ilişkilerini baltalamayı; Rus gazı yerine daha pahalı olan ABD LNG gazını almasını sağlamak amacını güttüğü anlaşılıyor. ABD, bir yandan da savunma desteğini çekebileceği izlenimini vererek Amerika olmadan Rusya ile başa çıkamayacağı bilinen AB ülkelerini, savunma bütçelerini artırmaya, kalkınmaya ayırdıkları kaynakları savunmaya aktarmaya zorladığı da görülüyor.

Öte yandan Trump'ın 28 maddelik Ukrayna Barış Planı ABD'nin, AB'nin ama özellikle Ukrayna'nın sırtından, Putin ile anlaşma peşinde olduğu, Ukrayna'yı, Rusya'ya büyük toprak ödünleri vermeye zorladığı anlaşılıyor.

TANKER SALDIRISINDA ABD ETKİSİ

ABD'nin, Ukrayna'nın tanker saldırısını, Karadeniz'e girmesini kısıtlayan Montrö Sözleşmesi'ni tartışmaya açmak, ABD'nin de dahil olacağı yeni bir sözleşme yapılmasını zorlamak için bir fırsat olarak gördüğü kuşkusuzdur. Tankerlere saldırının ABD'nin bu amacına hizmet etmek üzere gerçekleştirilmesi olasılığı güçlüdür. Sözcü Keçeli'nin uyarısının, Dışişleri Bakanlığı'nın bu olasılığı dikkate aldığını belki de bu değerlendirmeyi doğrulayacak somut kanıtlara sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle de saldırıya daha yakından bakmakta yarar var.

Montrö Sözleşmesi uyarınca barışta hatta savaş halinde, Türkiye savaşan taraf dahi olsa, yükü ne olursa olsun, ticaret gemilerinin boğazlardan geçmeleri engellenemez. Kaldı ki bu tankerlerin Novorossiysk Limanı'ndan, Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu çerçevesinde Kazak petrolünü de taşıdığı konuşuluyor. Rus petrolü taşısalar bile Rusya'ya uygulanan yaptırımlar, BM tarafından kabul edilmiş, bütün ülkeleri bağlayan yaptırımlar değildir.

MONTRÖ SÖZLEŞMESİ'NİN ÖNEMİ

Montrö Sözleşmesi, savaşın Karadeniz'e yayılmasını, Karadeniz'de kıyısı bulunan devletlerin savaşa girmesini önleyen güvencedir. Sözleşmenin uygulanmasında tek yetkili olan Türkiye bugüne kadar yetkisini, olması gereken biçimde kullanmıştır. Bu tutumu Türkiye'nin savaşlardan zarar görmesini önlediği gibi tarafsız tutumu nedeniyle Rusya ve Ukrayna'nın güvenini kazanarak iki ülke görüşmelerine ev sahipliği yapabilmiş böylece Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılmasını önlemiş, savaşta ağırlıklı ve saygın bir yer kazanmıştır. Bunun ABD'nin arzu ettiği bir durum olmadığını görmek, özel yetenek gerektirmez. Bu nedenle, ABD'nin Ukrayna'yı tankerlere özellikle Türk MEB alanında saldırmaya teşvik ettiğini, cesaretlendirdiğini düşünmek akılcı olur. Akılcı olmayan ise Ukrayna'nın bir kez daha ABD'nin oyununa gelmesi ve ateşle oynamasıdır.