Korsanlar, haydutlar ve devlet başkanları

İsrail'in kendi karasuları dışında seyreden silahsız Sumud Filosu'na saldırısı, "deniz haydutluğu-korsanlık"tır. Korsanlık, antikçağdan beri suçtur. Korsanların görüldükleri yerde tepelenmeleri de kuraldır. Kitaplığımdaki, korsanlık tarihi üzerine yazılmış kitaplar, gemi direklerine salkım salkım asılmış korsanların resimleri ile doludur.

Sumud'u koruyan (!) Türkiye dahil devletlerin savaş gemilerinin, İsrailli korsanları cezalandırmamalarının nedeni, filoya saldırı emrini veren Netanyahu'nun bu cüreti Trump'ın desteğinden almasıdır. Hiçbir devlet, ABD ile çatışmak istememektedir.

KORSAN-HAYDUT DEVLET BAŞKANLARI

Bu yüz kızartıcı tutum, Netanyahu ile Trump'ın, "deniz haydudu-korsan" oldukları gerçeğini değiştirmez. Dünya yeni tür bir devlet yöneticisi ile tanışmaktadır. Netanyahu Gazze'de, dünyanın bugüne kadar gördüğü en insanlık dışı soykırımı sürdürmekte, Filistin halkını yok etmeye çalışmaktadır. Trump onu desteklemekle, aynı türden bir devlet başkanı olduğunu âlemin gözüne sokmaktadır.

Gücünü yitirmekte olan bir devletin başkanı olduğunu unutan Trump dünyaya, kişisel çıkarları doğrultusunda yeni bir düzen getirmeye çalışmaktadır. Bunu yaparken de "kırk haramiler" gibi davranmaktadır.

TEHDİTLE BARIŞ SÜRECİ YÜRÜTMEK!

ok geriye gitmeye gerek yok. Trump'ın Barış Planı, 1991 Madrid ve 1993 ve 1995 Oslo, "Ortadoğu Barış Süreci"nde geliştirilen planın bile gerisindedir. Netanyahu'ya bütün istediklerini veren Trump Planı, Filistin'in, Hamas'ın hemen hiçbir beklentisini karşılamamakta; Gazze'de yaşayanlar dahil Filistin halkını ve her geçen gün artan sayıda devletin tanıdığı Filistin Devleti'ni yok saymaktadır. Netanyahu'nun bu planı bile baltalaması beklenir. Madrid ve Oslo Barış Süreci'nde, Arap-İsrail çatışmasının ve Filistin sorununun barışçıl çözümü için atılan önemli adımlar, 1996 yılında ilk kez başbakan olan Netanyahu tarafından, daha göreve gelir gelmez geçersiz kılınmıştı.1 Bu kez de Hamas'ın esir takasını kabul etmesine ve Trump'ın -doğruluğu kuşkulu- "Saldırıları durdur" talimatına karşın İsrail'in, Sumud baskını ve Gazze saldırılarını sürdürmesi, onun bu süreci de -rehineleri bile gözden çıkarıp- baltalayabileceğinin işaretidir. Hamas'ın, yeterli garantileri almadan rehineleri teslim etmesi, Netanyahu'nun Planı yok saymasını teşvik eder.

Bir ABD TV kanalında savurduğu, "Hamas önerimi kabul etmezse, tümüyle yok edilecektir" tehdidi ibretliktir Barış Planı sunan Trump'ın, taraflardan birini sorgusuz sualsiz kollarken soykırıma da uğrayan diğerini açıkça tehdit etmesi, onun ne tür bir devlet başkanı olduğunu ve amacını, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde göstermektedir. Trump'ın bu tutumundan her devlet ders çıkarmalıdır çünkü gelecekleri buna bağlıdır.

GÜLÜ OLMAYANA YER YOK

Her türlü tehdide, haydutluğa hatta silahlı müdahaleye açık yeni dünya düzeninde hayatta kalabilmek, güçlü olmayı gerektirir. Türkiye Cumhuriyeti'nin, emperyalizmi, savaş ve ekonomi alanında mağlup eden ilk ve son devlet olmanın, Batı emperyalizminde yarattığı, bugün bile yaşayan hınç ve intikam duygusu nedeniyle, herkesten çok daha dikkatli ve tedbirli olması gerekir.