Uyuz eşekten...
Vay be! Ne teknik adammış bu Beşiktaş'ın yeni Norveç'lisi. 1100 motorlu halk arabasının direksiyonuna oturdu, Formula 1 aracını sollayıp geçti: Beşiktaş: 4 - Athletic Bilbao: 1.
Sahi Serdal Adalı, nereden buldun sen bu büyücüyü Olur mu yahu böyle bir şey Önüne gelene yenilen Beşiktaş, Avrupa'nın yenilgisiz takımını silip süpürdü. Şimdi anlatsın futbol uzmanları, üç beş iki... Savunmayı sağlam tuttu... Ayağa paslar falan filan...
Yok beyler! O işler öyle değil. Sayın Adalı' ya çok iyi bildiği Jokey Kulüp dilinden anlatayım ben bu durumu: Uyuz eşekten yarış atı olmaz değil mi sayın Başkan Potansiyeli olmayan takım da böyle bir maçı kazanamaz. Ancaaak... Dünyanın en iyi jokeyini de üzerine bindirsen, güçlü olmayan atla yarış kazanamazsın. Ya ahırda atı sabote eden birileri varsa İşte o zaman da en iyi at bile koşamaz. Yarış öncesi su içirirler şişer gelmez. Kavun yedirirler çatlar koşmaz. Futbolcu da öyledir: Şişirir doldurursan oynamaz, kulis yaparsan koşmaz, parasını vermezsen kılını kıpırdatmaz. Aynen Beşiktaş'ın, o fırtına gibi başladığı sezonun üçüncü haftasında, el freni çekilmiş araba misali durduğu gibi...
Benden söylemesi sayın Adalı: O haftalarda olan biteni açığa çıkartmadan Beşiktaş'ta taşlar yerine oturmaz! Bugün oynarlar yarın yine birileri takoz koyar takımın önüne. O birilerini kulüpten uzaklaştırmazsan için için yemeye devam edeceklerdir takımı çünkü bir kez tadını aldılar bu işin. Durmayacaklardır! Trolleriyle, kulisçileriyle, televizyonlardaki satılık yorumcularıyla bu gelen teknik adamın da altını oyacaklardır.
Ben futboldan anlamam ama 60 yıldır takım sporlarının içindeyim. Kulisin kokusunu bir kilometreden alırım. O tarihlerde (işlerin iyi gittiği sezon başında)