Uçaklar hostesler ve magandalar
İki örnek olayı peş peşe gördükten sonra ben artık şuna karar verdim: Uçak yolculuğu, bazı tiplerin içlerindeki magandayı tetikleyip ortaya çıkarıyor. Basınç etkisi mi acaba
- Magandalar, hostesler karşısında neden bu kadar kaba, cüretkâr ve saldırgan olabiliyorlar Acaba "hostes nezaketini" bir tür "zayıflık" olarak mı algılıyorlar
- Uçak magandalığının daha çok erkeklere özgü bir magandalık türü olduğunu sanıyordum. Meğer uçak magandalığının kadını-erkeği olmuyormuş. Bakınız: İbrahim Tatlıses'in kızı.
- Uçak yolculuğu ile öfke kontrolsüzlüğü arasında doğrudan bir bağ var mıdır acaba Uçağa adım atar atmaz başlayan kontrolsüz öfkeyi, uzmanlar nasıl açıklıyorlar acaba
- Kontrolsüz öfkenin bile bir haddi hududu olur. Ancak uçakta had hudut olmuyor. Havaalanı polisi bile bu öfkenin hızını kesemiyor. Allah hiçbirimizin karşısına bu magandaları çıkarmasın. Amin. Amin. Amin.
- Şöyle bir baktığımda uçakta olay çıkaranlarda şu üç özelliği gözlemliyorum: BİR: Küstahlıkla dolu bir kibir. İKİ: Saklanamayan pis bir egoizm. ÜÇ: Tiksinti uyandıran gerekçesiz bir özgüven.
strong class'read-more-detail'Haberin Devamı- Hava Yolları, sorunlu tipleri "kara listeye" alıp kurtuluyor, arınıyor. Peki biz etrafımızdaki sorunlu tiplerle nasıl baş edeceğiz Acaba biz de kişisel kara listemizi oluşturarak arınamaz mıyız
İLK DÖRT MADDE
Yapay gündem nedir
Şudur:
Neye yarayacağı belli olmayan... Kimin işine geldiği meçhul olan... Gereksizliği tartışılmaz olan... Günlerdir çeneleri boşuna yoran... Boş yere gürültü koparan... Faydasızlığı apaçık olan...
Her türlü gündeme yapay gündem denir.
Örnek: Hüdapar'ın başlattığı Anayasa'nın ilk dört maddesi tartışması.
ÇAĞRI CİHAZI ANILARI
Cep telefonunun izi tozu yokken çağrı cihazları vardı.
Çağrı cihazı, dişil enerjiye zerre kadar yer vermeyen fazla erkek bir aletti.
Mutlaka kemere iliştirilirdi.
Mesaj geldiğinde münasebetsiz bir baskınlıkla öterdi.
Çağrı cihazı sahibi önemli kişi, önce kaşlarını çatarak şöyle bir cihazına bakar, ardından da sabit telefona doğru koşardı.
Çünkü çağrı cihazından gelen mesaj, genellikle sadece "beni ara" mesajı olurdu.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıÖtesi zaten teknik olarak mümkün değildi.
"Mesaj geliyor" falan diye sakın WhatsApp'la karıştırmayın olayı.
Çağrı cihazında...
Yazışmak yoktu. Emoji yoktu. Gülücük işareti yoktu. Fotoğraf yollamak yoktu. Video yollamak akılların ucundan bile geçmezdi. Görüldü işareti yoktu. Toplu mesaj yoktu. "Neredesin aşkım" yoktu. "Buradayım aşkım" yoktu.
Altı üstü tek taraflı fukara bir iletişim çabasıydı, başka bir şey değildi.
Dumanla haberleşmenin üç beş tık ötesiydi yani.
Ama o zamanlar, bu kadarcığı bile mucizevi bulunuyordu.
Çağrı cihazının egemen olduğu zamanların sonuna yetiştim ben.
O zamanlar çok ama çok gençtim ve acayip gözlemciydim.
Çağrı cihazlarına mesaj gelen kişilerin kendilerini nasıl önemli hissettiklerini fark ediyordum mesela.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıOlanca ciddiyetleriyle sabit telefona doğru koşuşturmalarını büyük bir gıptayla izlerdim.
Cep telefonlarının ucu görününce çağrı cihazlarının izi tozu bile kalmadı Türkiye'de.
Aniden yok oldular.
Öyle bir yok olmuşlar ki müzelik olmuşlar resmen.
Geçen akşam Tarafsız Bölge'de izleyiciye gösterelim diye çağrı cihazı aramış arkadaşlar.
Zar zor bulmuşlar.
Titiz bir koleksiyoncu, "aman başına bir şey gelmesin" diye bin bir tembihle emaneten vermiş cihazı.
Stüdyoda elime aldığımda nostaljiyle karışık bir ürperme duygusu içine girdim.
"Şimdi bu ya patlarsa" falan diye ödüm koptu.