DVD'lere çok gecikmiş bir veda
Çok sıkı takip ederdim DVD'leri.
Her gün gider bakardım, "acaba yeni neler gelmiş" diye.
Paraya hiç acımaz, hemen alırdım.
Sonra "blu-ray" teknolojisi çıktı.
Haydi bu sefer de aldığım filmlerin "blu-ray"lerini almaya başladım.
Klasikler, eskiler, yeniler, polisiyeler, Avrupa sineması, anısı olan filmler falan...
Evim DVD'lerle doldu taştı.
Sonra teknoloji küt diye değişti ve aniden işe yaramaz hale geliverdi DVD'ler.
Bir anda taş devrinin malzemelerine dönüştü güzelim DVD'lerim.
Rafları dolduran DVD'lere hep hüzünlü ve merhametli bakışlar fırlatmaya başladım.
Atmaya kıyamadım bir türlü.
Geçen gün evdeki fazlalıklardan arınma operasyonu yapıyordum.
Her fazlalıktan arınma operasyonunda olduğu gibi birden acımasızlaştım, gaddarlaştım.
Ve DVD'lerden kurtulmaya karar verdim.
20 kocaman poşet doldu.
Haberin DevamıEvin deposuna koydum poşetleri.
Ne kadar gaddarlaşsam da yufka yüreğim çöpe yollamak istemedi bunları.
Şimdi bir meraklı arıyorum ya da meraklılara ulaşma potansiyeli olan bir sahaf.
Biraz gecikmiş bir vedadır bu.
Başladığı günü de bittiği günü de dün gibi hatırladığınız bir tutkunuza öyle kolay veda edemiyorsunuz.
Gecikmenin temel nedeni bu galiba.
HÜRRİYET'İN ÇOK ESKİ BİR PROMOSYONU
Geçenlerde bir arkadaşım getirdi bunu bana.
Nereden bulmuş, nereden çıkmış, bilmiyorum.
Bu bir hesap makinesi.
Hürriyet gazetesi, çok ama çok eskiden bu hesap makinesini promosyon olarak vermiş okurlarına.
Kuponlu vermiştir kesin.
"Çalışıyor mu acaba" diye bir denedim.
Rastgele bir toplama işlemi yaptım. Bingo! Valla çalışıyordu, billa çalışıyordu.
Gazetemizin verdiği promosyonun zamana karşı sergilediği bu dirençle