Athena Gökhan'dan çıkarılacak yedi ders

Şöyle demiş Athena Gökhan:

"Siyasetin bir oyun olduğunu anladığım günden itibaren kendimi apolitik hissetmeye başladım. Taraf olarak baktığımda her tarafın yanlışı var. Bir tek halka bakıyorum artık. İstemeden istemediğimiz kişilerin değirmenine su taşıyor olabiliriz."

Buradan çıkarılması gereken yedi ders var.

Yedisini de yazıyorum:

- DERS BİR: Oyuncuları, müzisyenleri "siyasi önderler" olarak görmemek gerekir. Onlardaki politik bilinç, sıradan insanların politik bilincinden daha geride olabilir.

- DERS İKİ: Politik bilinci yeterince oluşmamış oyunculara, müzisyenlere bel bağlamanın sonu hüsranla bitebilir. Örnek olayda görüldüğü gibi "Ben oynamıyorum artık" diyebilirler.

Haberin Devamı

- DERS ÜÇ: Evet, ahkâm keserler. Evet, mücadele verirler. Evet, taraf olurlar. Sonra bir de bakarsınız ki "Siyaset bir oyunmuş abi. Ben yeni öğrendim" derler. Tuhaf olan bu değildir. Tuhaf olan bunlara "siyasi önder" muamelesi yapılmasıdır.

- DERS DÖRT: Bir dünya görüşü olan, bir ideolojisi olan, politik bilinci gelişmiş olan hiç kimse, "Ben artık apolitik oldum" demez, diyemez. Çünkü hayatı politiktir o insanın. "Ben artık apolitik oldum" diyen bir kişinin en baştan politik bilinci yoktur.

- DERS BEŞ: Oyuncuların ve müzisyenlerin... Dizilerini izleyelim, şarkılarını dinleyelim, şovlarını takip edelim. Hayranları olalım. Ama asla onları "siyasi önderler" haline getirmeyelim. Hem kendimizin hem de onların ruh sağlığı açısından bunu yapalım.

- DERS ALTI: Gündelik politik çekişmelerin içine dalarak, partilerin tarafı olarak yol yürüyen oyuncu ve müzisyenlere, "partici müzisyen partici oyuncu" muamelesi yapmakta sakınca yoktur. Çünkü hak ettikleri muamele budur.

- DERS YEDİ: Hiçbir dizi oyuncusuna asla taşıyamayacağı yükler yüklemeyelim. Hiçbir müzisyene altından kalkamayacağı sorumluluklar yüklemeyelim. Hiçbir sanatçıya çapından büyük misyonlar yüklemeyelim. Onlara da yazık bize de yazık.

Haberin Devamı

YİĞİDİM ASLANIM OLMUYOR, OTURMUYOR
"Yiğidim aslanım burada yatıyor" çok güzel bir dize.

Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Nâzım Hikmet için yazdığı şiirde geçiyor.

Zülfü Livaneli, kocaman şiirin bir kısmını bestelemiş.

Şarkı şahane.

Pek severim ve arada sırada mırıldanırım.

Sonra o beste, alçakça katledilen Uğur Mumcu için söylendi hep bir ağızdan.

Çok da yakıştı Uğur Mumcu'nun anısına.

Bu dizeyi şimdi de Ekrem İmamoğlu'na uydurmaya çalışıyorlar.

Ama olmuyor.

Hem de nasıl da olmuyor.

Oturmuyor, tutmuyor, yakışmıyor, yakıştırılamıyor, münasip kaçmıyor, "hah işte bu" dedirtmiyor,

Özgür Özel daha fazla zorlamasa mı acaba

ÖZTRAK VE ŞİMŞEK
FAİK ÖZTRAK denilince aklıma gelenler:

- Etkisiz sözcülük.

- Yenilgi üstüne yenilgi.

- Cumhuriyet aristokrasisi.

Haberin Devamı

- Zor zamanlarda ortadan kayboluş.

- Öztrak soyadının avantajlarından sonsuz yararlanma.

Falan.

BERHAN ŞİMŞEK için söyleyeceğim tek şey:

Keşke Kurultay salonunda Özgür Özel'le tartışırken sergilediği kaplanvari tavrı, şu son süreçte partisi için de sergileseydi.

Böylece belki genel başkan adayı olmak için yeterli imzayı toplayabilir ve vaktinde de teslim etmesini becerirdi.
BAHÇELİ'NİN KARŞITLARI ÜZERİNDE UYANDIRDIĞI DUYGULAR SÜRECİ