Siyasetin kırılma noktası: RIZA

Tüm iktidarların meşru zor kullanma hakları vardır. Ancak bu cümlede dikkat etmemiz gereken önemli kavram, "Meşru" sözcüğüdür. Meşruiyetin kaynağı da en başta yasallıktır. Bu da demektir ki iktidarlar, yasal güç yerine keyfi güç kullanıyorsa, toplumsal itaat, yerini, karşıtlığa bırakır.

Buradan hareketle diğer önemli kavram "Toplumsal rıza"dır.

İster demokrasi olsun isterse zorba rejimler, halkı yaptıklarını inandıramadıklarında sıkıntıya düşerler. Bunun nedeni halkın rızasıdır. Halk, iktidarın yapıp eylenenlerden razı değilse, tepkisini, itirazlarını çeşitli yollardan gösterecek ve iktidara duyuracaktır.

Başka yolu yok.

Bu sebeple demokrasilerde sandık önemlidir. Çünkü her seçim, "Bizi kim yönetsin" sorusu karşısında halkın rızasını ölçer.

"Bizi kim yönetmeli" sorusu, İmamoğlu'na yapılan haksızlıklarla halkın boğazına tıkıldı.

Ekonomik baskılar, bir türlü çözülemeyen sorunlar ve gittikçe uzayarak sürüncemede kalan tüm toplumsal beklentiler, çözüm bekleyen insanlara, "Bizi kim yönetmeli" diye düşündürdü.

Çünkü iktidar ne sorunları çözüyor ve en de beklentileri karşılıyor. Üstelik daha da artırıyor

Zeytinlikleri katlediyor, vatandaş "Olmaz" deyip ses yükseltiyor karşılarında Jandarmayı buluyor.

İşçiler haksız yere işten atılıyor, bir de yetmiyor kendilerine "bir daha iş bulamasın" dercesine, olumsuz kodlar (46-25 vb) veriliyor. Protesto ediyorlar, sokaklarda yatıyorlar, işveren iktidara yakınsa adalet güneşi doğmuyor.

Ülkenin neredeyse tüm madenleri yabancılara satıldı. Türkiye coğrafyasının yüzü tırmalanıyor. Suları kirletiliyor. Ormanları kesilip talan ediliyor. Bölge halkı itiraz etse, mahkemelere başvurup durdurma kararı alsa da baş edemiyor.

Kıyılar dersen talan eden edene.

Yapılan yolların, köprülerin şehir hastanelerinin mali faturası ve borcu çeyrek asrı geçiyor. Hazine, milletin ve gençlerin istikbalini birkaç kişiye fazlasıyla ödeyecek şekilde borçlandırılmışdurumda.

Eğitim ise gelecek vadetmiyor.

Giriş kapısı ilkokul olan eğitim yaşamının çıkış kapısı üniversite olan bir tünel boyunca ilerliyor. Tam çıkıp, diplomanı alıyorsun. Bu defa karşında bir türlü düzelmeyen ve sürekli bozuk düzen çalışan ekonomi var.

Her gün sayısal olarak artan mezun gençlere karşılık, iş olanakları yaratmayan bir ekonomi düzeni arasında sıkışıp kalıyorsun.

Nitelikli eğitim diploman var, fakat buna cevap verecek, sana bundan sonrasında kaliteli bir yaşam standardı sağlayacak işin yok. İktidarın, Türkiye'ye kurduğu ekonomi düzeni, yarattıkları eğitim düzeninin çıktılarını milli ekonomiye kazandıracak nitelikte değil.

Sonuç

Üniversite diplomalı işsizler ordusu.

Değilse, yüksek öğrenim diplomasına uygun gelir getirmeyen, asgari ücrete razı olmak. Gelir getirici, kaliteli yaşam sunan iş ve meslekler