Meclisin Talat Paşa sınavı
Görüyorsunuz, isteseniz de geçmişinizden kaçamıyorsunuz. Kendi ülkenizde, kendi vatandaşınız sizi tarihinizle yargılıyor ve dönemin başbakanı Talat Paşa'yı TBMM'de soykırımcı ilan ediyor. Suçlayanlar kendi geçmişine toz kondurmuyor. Üstelik Ermeni çetelerinin yaptıklarından utanmıyor da.
Halbuki Erzurum, Kars, Van, K. Maraş diyarına sorun bakalım. Kendi yurttaşımız Ermeniler bize nasıl katliam yapmışlar. Türk'ün bağrını nasıl delmiş, oluk oluk kanını nasıl akıtmışlar. Çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden nasıl insanları kesip biçip, acımasızca bağırta bağırta öldürüp canlarını almışlar.
Bu güruh, kendi yaptığını yok saymanın ötesinde haklı görüyor ve buna karşılık devletin önlem almak amacıyla sürgün politikasını katliam olarak anlatıyor.
Birinci Dünya Savaşı'nda, Galiçya'dan, Çanakkale'ye, oradan Hicaz'a, Filistin'e, Irak cephesine ta Yemen'e kadar her cephede savaşıyorduk.
Arap coğrafyasında Arapların, Kafkaslarda ve Doğu Cephesinde Ermenilerin, Balkanlarda, Yunan, Sırp, Avnavut, Makedon ve Bulgarların ihanetine uğradık. Arap coğrafyasında asıl muhatabımız İngilizler ve Fransızlar olsa da yanı başlarında bölge halkından onlarca aşiret kendilerine destek veriyordu. Kafkas cephesinde Ruslarla savaşıyorduk ama, ordunun içinde kimilerine göre sayısı 150-200 bini bulan Ermeni tugayları vardı. Rus ilerleyişi ile birlikte yerli Ermeni komitaları ve çeteleri, işgalcilere hem destek veriyor hem de yakın dönemde Bosna savaşında gördüğümüz Sırpların yaptığı gibi komşusu Türklere görülmemiş eziyetler ve katliamlar yapıyordu.
1917 yılında başbakanlığa (sadrazamlığa) getirilen Talat Paşa, milliyetçi Türkçü bir adamdı. İttihat ve Terakki Partisi'nin lider kadrosundandı. Sade bir yaşamı vardı. Çok çok dürüst bir adamdı. Öyle ki devletin kendisine tahsis ettiği başbakanlık konutunda oturamıyordu. Çünkü maddi durumu oranın ihtiyaçlarını karşılayacak güçte değildi.
Sabahları fırından ekmeğini kendisi alırdı. Dönemin tanıklarına göre beyaz ekmek bile alamazdı. Kıt kanaat geçinen bir adamdı. Padişahın yardım tekliflerini geri çevirmişti.
Kısaca özellikleri bakımından tam bir vatanseverdi.
Dürüstlük abidesiydi.
Türk Ordusu vatanı kurtarmak için düşmanla savaşırken, yerli Ermenilerin işgalci orduya destek vermesi ve bu bağlamda kendi ülkesine ihanet ederek masum sivillere saldırması sonucu, Talat Paşa çareyi bu nüfusun göç ettirilmesinde (tehcir) gördü.
Uluslararası hukukta katliamın, soykırımın ölçütleri, nitelikleri ve hangi durumda buna karar verileceği belli olmasına rağmen, kimi hastalıktan, kimi zayıf düşerek, kimi çevreden yapılan saldırılarla ölen ve öldürülen Ermenileri gerekçe göstererek Türkiye'yi soykırımcı ilan eden ülkeler amacı elbette hukusal değil siyasidir. Topyekûn Batılı devletler, tarihsel olaylara Hristiyan milliyetçiliği açısından bakarak karar vermektedir. Özellikle Rus arşivleri, Amerikan raporları meseleyi doğrusuyla anlatmaktadır. Ancak Hristiyan dünya; tıpkı, Filistin ve Gazze'de yaşananlarda yaptığı gibi