İşçiler sadece solun gündemi mi

Liberaller, milliyetçiler ve muhafazakârlar üretim faktörlerinin en kritik ve en mühim kesiminden hiç söz etmez. Kimdir o kesim İşçiler! Bu kesimi sola bırakmışlardır. Neden böyle Çünkü 19. yy başından itibaren K. Marks, sanayinin ve üretimin en büyük kitlesi ile (emekçilerle), teşebbüsü (sermayeyi), karşı karşıya konumlandırmış, işçinin yanında yer alarak bu kesime savaş ilan etmiştir. Ancak unutulan bir şey var. Toprak (ham madde, doğal kaynaklar) olmadan, girişim iradesi ortaya konulmadan, salt işçiyle hiçbir toplum üretemez. Kısacası, bu faktörler birbirini tamamlayan, biri olmadan öteki etkisiz ve eksik kalan özelliklerdir. Ayrıştıklarında değil, bir araya gelerek bir amaca yöneldiklerinde üretim ortaya çıkar. Birincisi bu. İkincisi de şu: İşçi dediklerimiz, toplumsal kesimin en etkin ve üreten kesimidir. Ekonomi dediğinizde ister istemez üretenler (işçiler) vardır. Ekonominin zorunlu bir parçasıdır. Tıpkı çarkın dişlileri gibi. Öyle ise ideolojiler çağında liberaller, milliyetçiler ve muhafazakârlar neden solcular kadar bu kesime önem vermiyor Liberaller, doğası gereği sermayeye daha yakın dursalar da, emek gücü olmadan zenginlik ve onun kaynağı olan özgürlük, onun da temel gerekçesi sayılan mülkiyet nasıl anlam kazanacak Çünkü liberalizmin özgürlük arayışının vazgeçilmezi mülkiyet hakkıdır. Her bir birey, kendi mülkiyetinin kapsamı alanında özgürdür. Oraya izinsiz giremezsiniz. Belki de sosyalizm, bu sebeple devrim sonrası tüm mülkiyetleri devletleştiriyordur. Önce bireysel özgürlükleri yok ediyor, sonra devleti (sosyalist devrimci güçleripartiyi) hepsinin üzerinde tek yetkin otorite haline getiriyor. "Sosyalist özgürlükten" söz ettiklerine bakmayın. Onların özgürlük dedikleri şey, komünist partisinin her bir kişiye tanıdığı nefes alma hakkıyla sınırlıdır. Liberalizmle asla boy ölçüşemez. İşçilerin temel sorunlarıyla ciddi anlamda ilgilenmesi gereken ideoloji aslında milliyetçilik olmalıdır. Çünkü millet, kavramsal olarak toplumsal bütünü ifade eder. Milliyetçilik, bölmez, bütünler. Ayrıştırmaz, birleştirir. Farklılaştırmak istemez, mümkünse aynılaştırmak ister. Ve en önemlisi de emek, alın teri, üretim, var etmek, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak, kalkınmak, milliyetçilerin başat değerlerindendir. Aynı değerler, muhafazakârlar açısından da önem taşır. Buna rağmen muhafazakâr kesimler, zengine işçiden daha fazla değer verir. Hâlbuki varlıklı bir kimse olan Hz. Peygamber, bütün servetini İslam uğruna harcamış, yoksul bir kimse olarak