Hem Müslüman, hem hırsız

AKP iktidarları sadece ekonomide, dış politikada, sağlık harcamalarında değil, aynı zamanda kimsenin çok önemli sanmadığı aslında her şeyin belirleyicisi olan eğitim alanında da çuvalladı. Her şeyin temelinde öğrenme var. Hayat öğrenme ile başlar ve sürer gider. En önemli öğrenmelerimiz hiç şüphesiz tecrübelerimizdir. Bu sebeple eğitim, yani istenen, kabul gören öğrenme içerikleri, hem kişi olarak ve hem de toplum olarak geleceğimizi belirler. Bir ülkenin doktora, mühendise, bilişim uzmanına ihtiyacı varsa; nereden ve nasıl karşılayacak Elbette toplumdan ve okuldan yetiştirerek karşılayacak. Tıpkı bunun gibi. Bütün meslekler ve ekonominin ihtiyacı olan nitelikli elemanlar okulda yetiştirilir ve ülke bu sayede hem ekonominin ihtiyacını karşılar ve hem de kendini geliştirir, ilerler. Türkiye'de eğitim denilince çoğu kere olguya tek boyutlu bakılır. Eğitilecek kişinin fikri, ideolojisi, dini inancı ne olacak Çoğu kişi buna odaklanır. Asıl önemli taraf unutulur. Hâlbuki insanın bizzat kendisi, kişiliği, başkalarına karşı görev ve sorumlulukları ile kendine olan öz saygısı mesleğinden daha önemlidir. Hangi şirket, mesleğinde çok iyi olsa bile bir psikopatı tepe yöneticisi yapar Hiçbiri. Hangi valiyi, kaymakamı, üst düzey bürokratı, çok bilgili, adeta bilgi küpü olsun ama bir o kadar da kaypak, kişiliksiz, ahlaki sorunlu olsun isteriz Hiçbirini! Tıpkı bunun gibi. Tek başına bilgili olmak çoğu kere yetersizdir. Demek ki asıl önemli taraf neymiş İnsan varlığının kişiliği, kişilik yapısı. Ruh sağlığı. Psikolojik iç düzeni İşte tam burada tek başına liyakatin (yeterliğin) de sorgulanması gerekiyor. Liyakat (yeterlik) sadece mesleki bilgi ve donanımı kapsıyorsa eksik kalıyor demektir. Yeterlik (liyakat), aynı zamanda bilgi donanım, artı, kişinin ahlaki gelişmişliği, kısacası kişiliği ile bir arada düşünülmelidir. İşte eğitim sisteminin ödevi bu donanıma sahip bireyi yetiştirmektir. Eğitim, kişinin hem mesleki bilgi ve donanımı ve hem de kişilik yapısını geliştirecek. Peki, bunun yolu nedir Öncelikle salt dinî eğitim değildir. Bunu belirtelim. Çünkü dinini çok iyi öğrendiği ve bildiği halde, öğrendiklerini davranış haline getiremeyip tam tersini yapan kimselerle karşı karşıyayız. Bu iktidar, bürokrasisi ve siyasetçisiyle çoğu, dinî eğitim almış kadrolardan oluşmuyor mu Oluşuyor. Cumaları camiye araba konvoyu ile gidiyoruz. Öyle ise yolsuzluklar neyin nesi Halkın parasını hangi dinî bütün olduğunu söyleyen kimseler, kim çalıyor Adaletsizlik düzenini kim kurdu "Emr olunduğun gibi dosdoğru ol" diyen dinin ümmetinden (hem de şeriat kuracağız, halifeliğimizi yıktılar söylemiyle) içinde bulunduğumuz yağma düzenini, hak hukuk tanımaz, hatır gönül bilmez politik çürüme düzenini kimler kurdu Koltuğunun altında dinî okullardan birinin ya da ikisinin diploması olanlar veya bir tarikatla ilişkisi olduğunu saklamayanlar kurdu. Şimdi, şu an, harami düzeni hararetle gene de onlar savunuyor. Hani dinin doğruları Yandı bitti kül oldu. İşte bu sebeple eğitimin birinci görevi öncelikle